Meclis kürsüsünde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan... Sene
2008... Daha sonra bir slogan hâline gelecek şu sözler dökülüyor
Erdoğan'ın ağzından:
"Beyler ülke yönetiyoruz; ülke, millet yönetiyoruz, millet bu
oyuncak değil.
Ve bu, ne iktidar ne de muhalefet meselesidir.
Bu, tek başına ne şu, ne de bu partinin, bu siyasi partinin
meselesidir..."
Almanya Şansölyesi Angela Merkel'in Türkiye gezisi esnasında bir
Yunan gazetesinin yayınladığı flaş bir haber konuşuldu gün boyu.
Zamanlama çoğu zaman olduğu gibi manidardı. Haberin içeriği ise
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AB Komisyon başkanı Jean-Claude Juncker
arasında geçen bir görüşmenin notlarıydı.
Haber doğru mu bilemiyoruz, lakin doğruysa Erdoğan'ın bu yazının
girizgâhındaki sözlerine uygun bir şekilde, Türkiye'nin çıkarlarını
savunmak konusunda sadece kameralar önünde değil, kameralar
arkasında da sağlam bir müzakere süreci yürüten bir lider olduğu
teyid edilmiş oldu.
Ne diyor Erdoğan, AB temsilcilerine?
AB'nin Türkiye ilerleme raporları tarafgir ve Türkiye'ye yönelik bu
yanlı bakış nedeniyle birçok Türkiyeli, AB üyeliğini
desteklemiyor.
AB, Türkiye için bir şey yapmadı. Verileceği söylenen para
Türkiye'ye değil mültecilere veriliyor. 53 yıldır Türkiye bekliyor.
Hâlâ AB fasılları açma konusunda Türkiye'ye oyalıyor.
AB'nin mevcut Suriye politikasının bedeli sadece Türkiye'nin
kıyılarına vuran çocuk cesetleri olmayacak. Paris saldırılarında
olduğu gibi Avrupa'da ezilen, fakir ve dışlanan nüfusun tepkisi ne
yazık ki terör oluyor...
Erdoğan'ın konuşmasının meali bu. Üslubu ise alışık olduğumuz gibi
sert, net ve tavizsiz.
Juncker'in cevapları ise epey uysal. "Sizi Brüksel'de bir prens
gibi karşıladık" ifadesi ile Erdoğan'ı yumuşatmaya çalışıyor.
Buna cevaben Erdoğan ise, "Bir prens gibi? Elbette öyle olacak, bir
üçüncü dünya ülkesini temsil etmiyorum" diyor.
Konuşmanın özeti de aslında bu cümle oluyor...