Londra'da Brexit şoku atlatılmış gibi. Birleşik Krallığın AB'den
çıkması ile sonuçlanan referandum sonrası oluşan belirsizlik,
yerini bundan sonraya dair planlara bırakmış durumda.
Malum, İngiltere eski Başbakanı David Cameron referandum kararını
vermiş ancak kendisi İngiltere'nin AB'de kalması yönünde bir
kampanya yapmıştı. Referandumdan ise tam aksi bir sonuç çıkması
Cameron'ın siyasi kariyerinin sonu oldu. Cameron'ın istifası ile
boşalan koltuğa ise Theresa May oturdu.
May'i bekleyen en önemli mesele Brexit ile Kıta Avrupası'nda izole
olan Birleşik Krallığa yeni müttefikler ve dış politika fırsatları
oluşturmak. Yakın zamanda Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştiren
May, Birleşik Krallığın Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmek
amacında olduğunu deklare etti.
Türkiye-İngiltere ilişkilerinin Brexit sonrası hem ekonomik hem de
siyasi açıdan güçlenmesi sürpriz olmaz. Fransa ve Almanya'nın
aksine, İngiltere tarihsel olarak Türkiye'nin AB üyeliğine hep
sıcak baktı. Bunda elbette İngiltere'nin bu iki ülkenin AB
üzerindeki hegemonyasını kırma isteği önemli bir rol oynuyordu.
Şimdi, AB'den çıkma kararı ile Türkiye, İngiltere için alternatif
müttefiklerden biri hâline gelmiş durumda.
Türkiye-İngiltere ilişkilerinin önünde Brexit sonrası önemli bir
fırsat var. Bu iki ülkenin Suriye ve Irak politikaları hâlihazırda
benzer kaygıları paylaşıyordu. Türkiye'nin Suriye ve Irak'taki
pozisyonuna İngiltere'nin bakışı, Obama yönetimi altındaki ABD
siyasetinden çok daha yakındı.
Ancak yine de iki ülke siyaseti arasında bazı fikir ayrılıkları da
mevcut.
İngiltere, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türkiye'nin meşru ve
seçilmiş hükûmetine destek açıklaması yaptı. Hatta bu anlamda Batı
bloku içinde en net ve çabuk tepkiyi İngiltere'nin verdiğini
söylemek mümkün.
Ancak buna rağmen FETÖ'nün para kaynaklarından biri olan Akın İpek,
İngiltere'de ikamet ediyor ve burada iş yapmasına izin
veriliyor.