Sorunun cevabı basit: Çünkü kullanabiliyor.
Suriye rejiminin kendi halkına karşı işlediği suçları aklamak
konusunda utanç verici bir performans gösteren bazı çevreler,
İdlib'de gerçekleşen saldırı sonrası yine aynı dezenformasyon
kampanyasını yürütmeye başladı. Malum rejimin argümanı şu: Güya
vurulan yer muhaliflerin elinde olan bir kimyasal silah deposuydu
ve rejim kimyasal silah kullanmamıştı. Kasabaya giden gazeteciler
bu iddiayı yerinde yalanladı. Bölgede bir kimyasal silah deposu
olduğunu gösteren hiçbir bulgu yoktu...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da dediği gibi Türkiye'nin
elinde Suriye jetlerinin bu bölgeyi bombaladığına dair radar
kayıtları var. Bununla beraber Obama yönetiminin 2013 yılında
Guta'da gerçekleşen kimyasal saldırı sonrası gururla sunduğu Esad
rejiminin kimyasal silah stoklarını yok etmeyi amaçlayan
anlaşmasının aslında amacına ulaşmadığını, bizzat yönetimde görev
almış yetkililer beyan ediyor. Esad rejiminin sahip olduğu kimyasal
silah stoklarını sakladığını ve bir kısmını imha ederken, ciddi bir
kısmını muhafaza ettiğini bildiklerini açıklıyorlar.
Başlıktaki soruya yeniden dönelim.
Esad rejiminin kimyasal silah kullandığının uluslararası kamuoyunca
teyid edildiği ilk tarih 2013 yılının Ağustos ayıydı. Ancak bu
aslında Suriye iç savaşında rejimin ilk kimyasal silah kullanımı
değildi. 2012 yılında Obama tarafından ABD hükûmetinin özel Suriye
temsilcisi olarak atanan ve daha sonra istifa eden Frederik Hof,
geçen sene yaptığım bir mülakatta şu ifadeyi kullanmıştı:
“Guta'daki saldırı ilk değildi. O saldırı muhtemelen Obama’nın
kimyasal silah konusunda çektiği kırmızı çizginin belki de 12. ve
13. ihlaliydi. O ilk defa değildi yani. Ama bu çok geniş çevrelerce
duyulan bir olaydı, çok büyük bir kıyımdı bu yüzden de göz ardı
edilemeyecek bir olay hâline gelmişti. Bu olay olduğunda aslında
ben ABD’nin önemli bir askerî cevap vereceğinden emindim. Belki de
Esad’ın tüm terör araçlarını açığa çıkaracak bir cevap, mesela hava
gücü gibi, ağır silahları, Scud füzeleri gibi; yani kimyasal silah
saldırılarında kullanılsın kullanılmasın Suriye’de sivillere ölüm
ve yok oluş getiren tüm her şeyi. 21 Ağustos 2013’te bu saldırı
gerçekleştiğinde ben ABD’nin bu şekilde bir askerî cevap vereceği
yönünde güçlü bir bahse girerdim. Ve elbette bu iddiayı kaybetmiş
olurdum...”