Gezi park eylemlerinin üçüncü yılında, bu protesto dalgası konusunda daha sağlıklı ve net gözlemlerde bulunma imkânına kavuşmuş durumdayız. Malum eylemlerin gerçekleştiği dönemde, bu eylemlere karşı objektif gözlemlerde bulunmak bir tabuyu sorgulamak anlamına geliyordu. Göstericilerin tavrını eleştirmenin bedeli çoğu zaman sosyal medya üzerinden bir linçle sonuçlanıyordu. Oysa ki, Gezi Parkı eylemlerine eleştirel bakış en çok bu eylemcilerin ihtiyaç duyduğu yaklaşımdı. Bu gösteriler üzerinden Türkiye'yi daha demokratik ve liberal bir ülke hâline getirmek iddiasında olan göstericilerin ihtiyacı olan şey bu eylemlerin toplumun diğer kesimleri tarafından nasıl algılandığı konusunda bir perspektif idi. Ancak kerameti kendinden menkul bir haklılık hissi içinde olan, bu hissi romantize edilmiş bir mağduriyet algısı ile süsleyen ve bu iki narsist duyguyu sorgulamak konusunda pek hevesli olmayan bir Gezi kamuoyu oluştu. O kamuoyu Gezi hareketinin Türkiye'yi demokratikleştireceğinden emindi. Gezi ile muhalefet şaha kalkacak, Türkiye liberal bir devrim yaşayacaktı. Peki ne oldu? Gezi hareketinden kim kazançlı çıktı? Gezi sonrası Türkiye daha demokratik hâle geldi mi?