Malum son seçimlerin uluslararası medya açısından en ratingli
bulunan unsuru, HDP'nin barajı aşması, ve Guardian gazetesi
tarafından “Kürt Obama” ifadesi ile sunulan HDP eş-başkanı
Selahattin Demirtaş. (diğer eş-başkan Figen Yüksekdağ'ın aynı
düzeyde medya görünürlülüğüne sahip olduğunu söylemek mümkün
değil.)
Demirtaş seçimin hemen sonrasında CNN International'da duayen
gazeteci Christiane Amanpour'un sorularını yayınladı. “Erdoğan'ı
durduran adam” sözleri ile takdim edilen Demirtaş bu mülakatında,
Türkiye dış politikasına dair ilginç iddialarda bulundu.
Türkiye'nin IŞİD'e destek verdiğini ima eden Demirtaş, bir
koalisyon hükümetinin Türkiye'nin sınırlarından yabancı
savaşçıların geçişini engelleyebileceğini ima etti. Bununla beraber
kendi partisinin seçim başarısını, Türkiye'de demokrasi ve
sekülerizmin bir zaferi olarak açıkladı.
Demirtaş'ın seçimden sonra konuştuğu bir başka yayın organı ise,
Lübnan Hizbullahı'nın kanalı el-Manar oldu.
Lübnan Hizbullahı, İran'ın ABD ve İsrail'e karşı kurduğu “direniş
ekseninin” bir parçası. Lübnan iç savaşını bitiren Taif anlaşması
sonrasında, Lübnan'da silah bırakmayan ve devlet içi devlet kuran
bir oluşum. Sponsoru İran ve Suriye rejiminin desteği ile sadece
İsrail'e karşı savaşmadı Hizbullah, aynı zamanda Lübnan içi siyaset
dengeleri ile de oynadı. Lübnan eski başbakanı Refik Hariri
suikastinde Hizbullah'ın rolü olduğu bu suikasti aydınlatmak için
kurulan uluslararası mahkeme tarafından ortaya konuldu. Bu
suikastten dolayı 5 Hizbullah militanı (Hussein Hassan Oneissi,
Salim Jamil Ayyash, Assad Hassan Sabra, Hassan Habib Merhi and
Mustafa Amine Badreddine) gıyaben yargılanıyor.