7 Haziran seçim sonuçlarını, Türkiye'de sol liberal çevreler ve uluslararası kamuoyu büyük bir sevinçle karşıladı. Seçim sonuçları büyük bir zafer olarak lanse edildi ve Türkiye'ye dair ümit veren bir tablo olarak lanse edildi. HDP'nin barajı aşması ve AK Parti'nin oylarının düşmesi bu büyük kutlama ortamının sebebiydi elbette. Obama hükümetinin destekçisi New York Times gazetesi seçim sonuçlarını Türkiye'deki Kürtlerin, seküler ve liberal Türkler'in zaferi olarak sundu. Seçimlerden önce daha önce Ronald Reagan, George Bush, Margaret Thatcher gibi sağ siyasetçilerin kampanyalarını desteklemiş olan The Economist dergisi, Türkiyeli seçmene sosyalist HDP'ye oy verme çağrısında bulundu. Sol-liberal çizgisi ile bilinen Guardian gazetesi, Demirtaş'ı Kürt Obama olarak takdim etti okuyucularına. HDP'nin barajı aşması ile Kürt meselesinin çözümünde büyük ivme kaydedilecek, Türkiye demokratikleşecek ve hatta sekülerizm kurtarılacaktı bu analizlere göre. HDP'nin parlamentoya girmesinin üzerinden bir sene geçti. Bu bir sene içinde, Türkiye ciddi bir terör kuşatması ile mücadele ediyor. Bölge HDP ve PKK'nın “hendek” siyaseti sonucunda harabeye dönmüş durumda. Yüz binlerce insan kendilerini “özyönetim” ile kurtaracağını iddia eden örgütten kaçarak, kendi ülkelerinde mülteci durumuna düştü. PKK bölgede kaybettikçe, Batı şehirlerini hedef alan intihar bombalı saldırıları teşvik eden bir barbarlık stratejisi izliyor. HDP ise bu saldırıların faillerinin cenazelerine milletvekili göndererek sadece terörün PR komiseri rolünü üstlenmiyor, aynı zamanda Türkiye'de bir arada yaşama kültürüne onarılmaz darbe vuruyor. HDP'nin barajı geçmesi ile silahların etkisizleşip, siyasetin önünün açılacağı yönünde analiz yapan herkesin bu öngörüsüzlük konusunda bir hesap yapması gerekiyor.