Riyad zirvesi sonrası Körfez ülkeleri arasında yaşanan
gerginliğe dünkü yazımda değinmiştim. Kriz, Katar Emiri Tamim bin
Hamid'in Riyad zirvesi sonrası yaptığı iddia edilen bir açıklamadan
kaynaklanmıştı. Güya Katar Emiri, ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad
ziyaretini eleştirmiş ve İran yanlısı ifadeler kullanmıştı. Katarlı
yetkililer böylesi bir beyanın olmadığını ve Katar devlet ajansının
hacklendiğini açıkladılar. Ancak bu açıklamaya rağmen Suudi
Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri medyası Katar'a yönelik
hasmane tavrına devam etti...
Bir medya savaşı olarak başlayan gerginlik dün itibariyle tam
teşekküllü bir diplomatik krize dönüştü. Suudi Arabistan, BAE,
Mısır, Yemen, Bahreyn, Libya ve Maldivler, Katar'la diplomatik
ilişkilerini kestiklerini açıkladı. Suudi Arabistan bunun yanı sıra
Katar'a yönelik ciddi bir ekonomik ablukanın da işaretini
verdi.
Peki tüm bu gerilimin arkasında ne yatıyor?
Katar Emirinin söylediği iddia edilen ancak resmî olarak reddedilen
ifadeler son krizin nedeni değil ancak bahanesi olabilir. Suudi
Arabistan medyası Katar'ı Müslüman Kardeşler'i desteklemek, teröre
finansman sağlamak, İran'a yakın olmak ve Türkiye yanlısı olmakla
suçluyor.
Katar'a yakın kaynaklara göre ise bu son kriz aslında uzun zamandır
planlanan bir operasyonun parçası.
Malum, Arap devrimlerinde Katar diğer Körfez ülkelerinden farklı
bir tavır aldı. Statükodan yana Suudi Arabistan, BAE ve Bahreyn
koalisyonuna karşı, Katar bölgedeki diktaları devirmek isteyen Arap
sokağını destekledi. Devrimler sonrasında Katar, Müslüman
Kardeşler'e hamilik yaparken, diğer Körfez ülkeleri Mısır'daki
darbecilerden yana tavır aldı.
Katar'a yakın kaynaklara göre Körfez blokunun amacı Katar'ı
bağımsız dış politikası nedeniyle cezalandırmak. Aynı kaynaklar
aslında bunun 2012'de başlayan bir süreç olduğunu ve yeni bir
gelişme olmadığını ifade ediyor.
Peki neden Katar'a yönelik bu tavır şimdi patlak verdi?