Dürzi lider Canbolat'a göre Sykes-Picot'nun 100. yılında bölge
Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra yeniden şekilleniyor ve
“her güç boşluğu bir şekilde dolduruluyor.”
İran, Obama döneminde bölgede Pers İmparatorluğu’ndan beri ilk defa
bu kadar etkin oldu. Tahran, bölgede neredeyse dört Arap ülkesini
yönetecek bir etki sahasına ulaştı. Irak, Suriye ve Yemen'de
kendine bağlı birlikleri ve taşeron güçleri ile hâkim olan İran,
aynı zamanda Lübnan'da da asıl patron.
Lübnan'da İran devrimi sonrasında desteklemeye başladığı Hizbullah
ile etki sahasını adım adım genişletti İran. Lübnan iç savaşını
sonlandıran Taif anlaşması ile Lübnan'da her militan grup silah
bırakırken, bundan Hizbullah muaf tutuldu. Gerekçe Hizbullah'ın
İsrail'e karşı Lübnan'ı koruyor olmasıydı.
Ancak İsrail'e karşı kullanıldığı için meşrulaştırılan silahlar
özellikle 2004'ten sonra bizzat Lübnanlılara yöneltildi. 2005
yılında Lübnan'ın efsanevi Başbakanı Refik Hariri öldürüldü.
Hizbullah, Esad rejimi ve İran desteğiyle, Lübnan'da Suriye
işgaline karşı olan siyasetçileri, din adamlarını, gazetecileri
hedef alan bir suikast zinciri ile muhaliflerini susturmayı
hedefledi. Öldürülenler arasında Müslümanlar da vardı,
Hıristiyanlar da.