Ceren Kenar Türkiye Gazetesi

Müttefik geri dönerken...

Türkiye-ABD ilişkileri Obama döneminde en soğuk zamanlarından birini yaşadı demek yanlış olmaz. Irak politikasında başlayan görüş ayrılığı, Suriye ve Mısır ile derinleşti. ABD'nin PYD'ye...

09 Şubat 2017 | 268 okunma

Türkiye-ABD ilişkileri Obama döneminde en soğuk zamanlarından birini yaşadı demek yanlış olmaz. Irak politikasında başlayan görüş ayrılığı, Suriye ve Mısır ile derinleşti. ABD'nin PYD'ye verdiği destek ve FETÖ'ya karşı tahammülkâr bakışı ile tarihinin en dip noktalarından birini gördü.
Ancak ABD'deki iktidar değişimi ile ikili ilişkilerde yeni bir sayfa açılma ihtimali var.
Türkiye-Amerikan ilişkilerinin geleceğini tayin edecek iki kritik sorun var: FETÖ ve PYD'ye yönelik ABD'nin müttefiklik hukukuna uymayan politikalarının devam edip etmeyeceği meselesi.
Elbette Trump yönetiminin genel olarak Müslümanlara yönelik politikası, İsrail'in agresif politikalarına desteği, Müslüman Kardeşler örgütü gibi Türkiye'nin ilişki içinde olduğu gruplara bakışı ikili ilişkilerde gündem olacaktır. Ancak bunlar tali meselelerdir.
Ana gündem ise FETÖ ve PYD konusunda Trump yönetiminin nasıl bir siyaset izleyeceği olacak.
FETÖ meselesinde Trump'ın yakın ekibinin, Obama'ya göre Türkiye'ye daha yakın tezleri savunduğu biliniyor. Bu anlamda bu cephede ABD'nin bundan önceki pervasız siyasetinin değişebileceğini düşünmek yanlış değil.
PYD konusunda ise bir yandan belirsizlik devam ederken, bir yandan Türkiye için olumlu sinyaller var.
Trump'ın Obama döneminde hazırlanan ve PYD'nin daha fazla silahlandırılmasını öngören planı rafa kaldırması bu olumlu sinyallerden ilkiydi.
Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasında gerçekleşen telefon görüşmesinden yansıyan haberler Türkiye ve ABD konusunda terörle mücadele konusundaki iş birliğinin güçleneceği vurgusunu taşıyor.
Bu ne demek?
ABD'nin Fırat Kalkanı operasyonuna desteğini arttırması ilk koşul.
İkinci ihtimal ise Rakka operasyonunun yeniden dizayn edilmesi. Yani Rakka'da DEAŞ'a yönelik operasyonda PYD'nin bypass edilerek yerine alternatif bir kara gücünün oluşturulması.
Bu kara gücünün içinde Türk ve Amerikan askerlerinin yer alması, PYD'nin tamamen saf dışı bırakılması anlamına gelecektir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Musul sonrası DEAŞ 13 Temmuz 2017 | 1.401 Okunma Kıbrıs sorunu neden çözülmedi? 11 Temmuz 2017 | 360 Okunma G-20'ye dair notlar 10 Temmuz 2017 | 420 Okunma Mülteciler üzerinden bir provokasyon girişimi 06 Temmuz 2017 | 1.540 Okunma Bir tuhaf Körfez politikası 04 Temmuz 2017 | 390 Okunma