Türkiye-ABD ilişkileri Obama döneminde en soğuk zamanlarından
birini yaşadı demek yanlış olmaz. Irak politikasında başlayan görüş
ayrılığı, Suriye ve Mısır ile derinleşti. ABD'nin PYD'ye verdiği
destek ve FETÖ'ya karşı tahammülkâr bakışı ile tarihinin en dip
noktalarından birini gördü.
Ancak ABD'deki iktidar değişimi ile ikili ilişkilerde yeni bir
sayfa açılma ihtimali var.
Türkiye-Amerikan ilişkilerinin geleceğini tayin edecek iki kritik
sorun var: FETÖ ve PYD'ye yönelik ABD'nin müttefiklik hukukuna
uymayan politikalarının devam edip etmeyeceği meselesi.
Elbette Trump yönetiminin genel olarak Müslümanlara yönelik
politikası, İsrail'in agresif politikalarına desteği, Müslüman
Kardeşler örgütü gibi Türkiye'nin ilişki içinde olduğu gruplara
bakışı ikili ilişkilerde gündem olacaktır. Ancak bunlar tali
meselelerdir.
Ana gündem ise FETÖ ve PYD konusunda Trump yönetiminin nasıl bir
siyaset izleyeceği olacak.
FETÖ meselesinde Trump'ın yakın ekibinin, Obama'ya göre Türkiye'ye
daha yakın tezleri savunduğu biliniyor. Bu anlamda bu cephede
ABD'nin bundan önceki pervasız siyasetinin değişebileceğini
düşünmek yanlış değil.
PYD konusunda ise bir yandan belirsizlik devam ederken, bir yandan
Türkiye için olumlu sinyaller var.
Trump'ın Obama döneminde hazırlanan ve PYD'nin daha fazla
silahlandırılmasını öngören planı rafa kaldırması bu olumlu
sinyallerden ilkiydi.
Dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump arasında
gerçekleşen telefon görüşmesinden yansıyan haberler Türkiye ve ABD
konusunda terörle mücadele konusundaki iş birliğinin güçleneceği
vurgusunu taşıyor.
Bu ne demek?
ABD'nin Fırat Kalkanı operasyonuna desteğini arttırması ilk
koşul.
İkinci ihtimal ise Rakka operasyonunun yeniden dizayn edilmesi.
Yani Rakka'da DEAŞ'a yönelik operasyonda PYD'nin bypass edilerek
yerine alternatif bir kara gücünün oluşturulması.
Bu kara gücünün içinde Türk ve Amerikan askerlerinin yer alması,
PYD'nin tamamen saf dışı bırakılması anlamına gelecektir.