“1516 yılının baharında, Yavuz Sultan Selim İstanbul'dan
Anadolu'ya hareket ediyordu. İstikameti nereye olacaktı?
Doğu Azerbaycan'a ilerleyip bir kaç sene önce Çaldıran'da hezimete
uğrattığı Şah İsmail ile tekrar mı karşılaşacaktı? Yoksa belki de
sefere çıkarken planlamadığı bir coğrafyaya mı ilerleyecekti?”
“Orta Doğu'yu ve dünyayı değiştiren yıl: 1516” başlığı ile Beyrut
Amerikan Üniversitesinde düzenlenen 3 günlük akademik konferans,
7-9 Aralık tarihlerinde gerçekleşti. Saygın Osmanlı tarihçisi
Abdurrahim Abu Husayin tarafından organize edilen konferans, Yunus
Emre Enstitüsünün katkıları ile gerçekleşti. Konferansta sunum
yapan Türk, Arap ve Batılı akademisyenler, Mercidabık Savaşını
farklı boyutları ile tartıştı. Sadece bölgeye değil, dünya tarihine
önemli bir etkisi olan, büyük siyasi, kültürel ve ekonomik
değişimler getiren bu tarihî an, Beyrut'ta masaya yatırıldı.
Yavuz Sultan Selim ve ordusu Anadolu'da ilerlerken asıl hedefleri
olan Şah İsmail, Tebriz'deydi. Yavuz Sultan Selim'in karşısına
çıkmak gibi bir niyeti de yoktu. Bu sırada Yavuz Sultan Selim ile
Şah İsmail arasında arabuluculuk rolü oynamaya çalışan Memlük
Sultanı Kansu Gavrı ise kendi sonunu hazırlıyordu. Yavuz Sultan
Selim ani bir kararla ordusunun yönünü güney olarak belirledi.
24 Ağustos 1516 günü Memlük Sultanı Kansu Gavrı Halep'e yakın Dabık
kasabasındaydı. 70 yaşındaki Sultan, 15 senedir hükümdarı olduğu
Memlük ordusunun başında savaş meydanında beklerken bir zamanların
en büyük İslam devletlerinden birinin ve kendi hayatının sonunun
yaklaştığını muhtemelen düşünmüyordu.
20.000 civarındaki Memlük askeri savaş alanında görkemli
görünüyordu. Parlak renklerle bezenmiş ipek kaftanları üzerinde
olan askerler ince işçilikle yapılmış altın kaplamalı çelik
kılıçları ile bekliyordu.
Karşılarında ise Yavuz Sultan Selim ve ordusu vardı.