Malum, Türkiye'nin kadim müttefiki ABD ile ilişkilerini
zehirleyen bir husus var. Obama yönetiminin Suriye'de PYD-PKK ile
çalışması ve silah temin etmesi, ikili ilişkilerde tamiri zor bir
iz bıraktı.
Nasıl bırakmasın? Bir yandan Obama yönetimi, Türkiye'ye Suriye'ye
dair verdiği sözleri tutmadı. Esad'ı gayrimeşru ilan eden ilk ülke
ABD oldu. Türkiye o dönemde Esad'ı reform yapmaya ikna etme
çabasındayken, Türkiye'den rejimle köprüleri yakmasını isteyen bu
yönetimdi. Aynı yönetim, muhaliflere destek vereceği sinyalini bir
çok kere açıktan verdi.
Lakin, ABD Türkiye'ye ve diğer müttefiklerine, ancak en önemlisi
Suriyelilere karşı sözünü tutmadı.
İran'la yapılan nükleer anlaşmanın "zayiatı" Suriye oldu. Obama,
Suriye'de İran işgaline izin verdi, yüz binlerce insanın katili
Esad'ın görevde kalmasını sağladı. Suriye'de temel güvenlik sorunu
olarak DEAŞ'ı belirledi.
DEAŞ ile savaşta bedava asker olmaya gönüllü bir örgüt vardı.
PKK'nın hesabı ABD ile iş birliği sonucu Kuzey Suriye'de bir devlet
kurmaktı.
Obama yönetimi PKK'nın Türkiye'de saçtığı vahşeti umursamadı. Bir
müttefikinin şehirlerini hedef alan, asker sivil ayrımı yapmadan
kan döken, barbar bir örgütü desteklemekte sakınca görmedi.
Trump yönetiminin bu konudaki tavrı hâlâ muamma. İlk işaretler
Trump'ın Obama kadar hararetli bir şekilde PYD'yi desteklemeyeceği
yönünde. Ancak ABD tümden PYD'ye desteği keser mi? Hâlâ cevabını
bilmediğimiz bir soru işareti.