ABD Başkanı Donald Trump'ın geçtiğimiz haftalarda
gerçekleştirdiği Riyad zirvesi sonrasında Körfez ülkeleri arasında
beklenmedik bir gerilim ortaya çıktı.
Riyad zirvesi, Sünni Arap dünyasının yeni Amerikan yönetimi ile
açtığı yeni bir sayfayı simgeliyordu. Verilen sıcak fotoğraflar ve
imzalanan yüz milyar dolarlık anlaşmalar, Obama döneminde gerilen
ilişkilerin tamiri demekti. Suudi Arabistan yönetimi, Trump'ı epey
sıcak ve gösterişli bir şekilde karşılamış ve ABD'nin yeni
başkanına açık çek vermişti. Trump'ın gezisi ve Riyad zirvesindeki
Sünni Arap birliği, Obama döneminde izlenen ABD politikasının
yerine yeni bir çizginin hakim olduğu şeklinde yorumlanmış ve
özellikle İran konusunda ABD ile geleneksel Sünni müttefikleri
arasında daha derin bir iş birliğinin hakim olacağı yönünde
yorumlar yapılmıştı.
Ancak Riyad zirvesi sonrasında beklenmedik bir gelişme yaşandı.
Katar Şeyhinin verdiği iddia edilen bir beyanat bu gerilimin
fitilini yaktı. İddia oydu ki Katar Şeyhi, Trump'ın Riyad gezisini
ve İran'a karşı kullanılan sert dili eleştirmişti. Katar makamları
hızla böyle bir açıklamanın olmadığı söyleseler de artık çok
geçti.
Suudi Arabistan medyası tüm gücüyle, Katar'ı eleştirmeye başladı.
Katar'a yakın medya aynı üslupla cevap verdi. İki taraf da
birbirlerine sert ifadelerle yüklenirken, bu arada Türkiye'yi de
ilgilendiren bazı sızıntılar medyada yer buldu.
Suudi Arabistan ile Katar arasındaki gerginlik aslında yeni değil.
Katar uzun zamandır, Suudilerden farklı bir bölge vizyonu ortaya
koyuyor. Suriye meselesinden önce Suudlar'ın aksine Katar'ın İran
ve Hizbullah'a bakışı daha yumuşaktı. Suriye meselesi ile bu
politika terk edildi ancak iki ülke arasındaki görüş ayrılıkları
baki kaldı. Suudi Arabistan'ın aksine Katar, Müslüman Kardeşler'e
daha sempatik bir politika izledi. Birleşik Arap Emirlikleri ve
Suudi Arabistan ise Katar'ın bu politikalarını kabul edilemez
buluyordu. Bu gerginlik 2015 yılında yerini kırılgan bir iş
birliğine bıraktı. Zira özellikle İran'ın bölgede artan etkisi
Körfez ülkeleri arasında daha yakın bir iş birliğini
gerektiriyordu.
Körfez'de yaşanan son gerilimin medya savaşları ayağında Birleşik
Arap Emirlikleri Washington büyükelçisinin emaillerinin
sızdırılması epey gündem oldu.
BAE Washington elçisi Yusuf el-Uteybe, ABD'de en güçlü
diplomatlardan biri. Evinde verdiği gösterişli partilerde ABD'nin
en önemli siyasetçilerinden, Hollywood ünlülerine birçok etkili
kişiyi ağırlayan Uteybe'nin Washington'da ciddi bir lobi gücünü
elinde tuttuğu biliniyor.
Sızdırılan emailler Uteybe'nin bu lobi gücünü Türkiye aleyhinde
kullandığını gösteriyor. Özellikle İsrail'e yakın düşünce
kuruluşları ile çalışan Uteybe'nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ve Türkiye aleyhine hummalı bir algı çalışması içinde
olduğu görülüyor.