1980 darbesi ile karanlığa gömülen Türkiye, 1980 öncesinin hastalıklarını halı altına süpürecekti. Keyfi ve ceberrut uygulamalarla birçok masuma zulmeden darbe rejimi hastalıklı bir geleneği de mağduriyette donduracak, özeleştiriye kapatacak ve ideolojik mühimmatla besleyecekti.
1970'lerde doruğa çıkan “devrimci şiddet” Türkiye solu için sorgulanmayan bir tabu olarak kalacak, ceberrut devlete karşı direnen idealist ve masum gençler romantizmi nesilleri zehirleyecekti.
Bu örgütlere en büyük destek üniversitelerden gelecekti. Türkiye'de sol örgütlerin temel stratejisi şu genel şema üzerinden şekillenecekti: Yeni üyelerin bulunması ve eğitilmesi, insanların psikolojik harp ve propaganda ile siyasileştirilmesi, silahlı propagandaya geçilmesi ve çatışma ve direniş için bir proleter partinin kurulması, köylü ve işçilerin katılımını teşvik etmek için ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerin oluşturulması. Bir iç savaş ortamı oluşturmak amaçtı. Bu iç savaşta proleterya partisi muzaffer çıkacak ve Türkiye'de sosyalist devrim mümkün olacaktı.