Körfez muhaberesinde Türkiye, tarafını Katar'dan yana seçti. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerinin (BAE) öncülüğünde, Katar'a uygulanan abluka krizinin en başından beri Türkiye farklı jestlerle tarafını belli etmişti zaten. Katar'a yönelik uygulanan bu politikaların bölgedeki istikrara hizmet etmediği ve haksız olduğu yönünde diplomatik mesajlar veren Türkiye bununla kalmayarak, Katar'la önceden yapmış olduğu askerî anlaşmaya bağlı davranacağını da açıkça belli etti.
Geçtiğimiz hafta, Katar'a yönelik yeni bir ültimatom geldi Suudi-BAE koalisyonundan. Katar'a 10 gün süre veriliyor ve 13 maddelik bir talep listesi sunuluyordu. Açıkçası bu taleplerin ifade edilme biçimi ve içeriği, Katar'ın sanki geri adım atmasını istenmiyormuş gibi sunuldu. Yani epey üstten bakan bir tarzda sunulan ağır yaptırım listesini Katar'ın kabul etmeyeceği aşikâr. Bir diplomatik hareketten ziyade, mafya liderinin tarzını anımsatan bu politikanın amacı da üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövmek gibi görünüyor zaten.
Katar'dan istenilen taleplerden biri de Türkiye'nin geçtiğimiz yıllarda imza attığı askerî iş birliği anlaşmaları gereği Doha'da kurduğu askerî üssün kapanması ve Türkiye'nin sağladığı askerî ve güvenlik desteğini reddetmesi...