"Umarız Türk toplumu geç olmadan uyanır" demiş İnsan Hakları
İzleme Örgütü (HRW), icra direktörü Kenneth Roth, Cumhuriyet
gazetesine verdiği mülakatta.
Röportajda Roth, Türkiye'yi medyanın susturulduğu bir otoriter
rejim olarak tanımlamaktan da geri kalmamış.
HRW, 2016 Dünya Raporunu geçtiğimiz hafta İstanbul'da düzenlediği
bir toplantı ile sundu.
Türkiye'yi otoriter bir ülke olarak tanımlayan Roth, bu raporu
kurumunun otoriter olarak tanımladığı başka bir ülkede
açıklayabilir miydi bilmiyorum. Veya “medyasının susturulduğu” bir
ülkede, Roth Türkiye'de verdiği kadar çok mülakat verebilir
miydi?
Uluslararası medyanın Türkiye hakkında çıkan yayınlardaki maddi
hataları ve tarafgirliği tespit etmeyi amaçlayan Kebab and Camel
sitesinin editörü Enes Çallı bu rapor ile ilgili yazdığı İngilizce
makalede ise ilginç bir noktaya temas ediyor. (*)
Öncelikle HRW raporu bu yaz bozulan ateşkesi bozan failin ismini
vermiyor. PKK'nın ateşkesi bozan eylemlerinden bahsetmiyor. Çoğu
uluslararası medya kurumunun kullanmayı tercih ettiği bir ifade ile
ateşkesi bozan failin kim olduğunu gizliyor.
Bununla beraber raporda PKK'nın insan hakları ihlallerine dair bir
vurgu yok. PKK'nın öldürdüğü siviller, oluşturduğu korku atmosferi,
yakılan iş yerleri ve evlerden rapor bahsetme ihtiyacı
hissetmemiş.
Çallı ilginç bir noktaya temas ediyor. HRW'un bundan önceki
senelerde kaleme aldığı raporlarda ise PKK'nın sivillere yönelik
ihlallerinden bahsedilmiş. PKK'nın sivilleri hedef aldığı
1990'larda ve 2000'lerdeki raporlarda mevcut.