İngiltere'de gerçekleşen referandum sonrası tüm dünya çıkan sonuçları büyük bir şaşkınlık ile karşıladı.
İngiltere'de AB'den çıkma yanlısı Brexit kampanyasının
“başarısı” beklenmiyordu. Anketçiler bir kere daha yanıldı, tahmin
edilmeyen bir dip dalgası sonuçları belirledi.
Lakin bu kazananı olmayan bir sonuç oldu.
Öyle ki Brexit kampanyasının en ateşli temsilcilerinden biri olan
Londra eski Belediye Başkanı Boris Johnson bile referandum
sonrasında yaptığı açıklamada bir zafer havası içinde değildi.
Johnson'ın gerginliği ve bu sonucun İngiltere'nin hemen AB'den
çıkması anlamına gelmediği yönündeki vurgusu, sanki sonuçların
böyle olmasını kendisinin bile beklemediği şeklinde yorumlandı.
İngiltere'de sonuçlardan sonra hakim olan, yoğun bir panik duygusu.
Bu elbette İngiltere ile sınırlı değil. AB'nin çöküşü kaçınılmaz
analizleri manşetleri belirlerken, AB yetkilileri ve siyasetçileri
İngiltere'yi bir şekilde sistem içinde tutacak yolu arıyor.
Sonuçların sadece siyasi ve ekonomik bir maliyeti yok İngiltere
için. AB'de kalma yanlısı olan İskoçya ve Kuzey İrlanda'da
bağımsızlık çağrıları yapılırken, Birleşik Krallığın sonu mu
geliyor sorusu soruluyor.
Nasıl oldu da İngiltere bu hâle geldi? Nasıl oldu da böylesi bir
irrasyonel durum içinde buldu kendini? Bir ülke kendi elleriyle
geleceğini riske attı?