24 Kasım 2013'te İran'ın nükleer programı ile ilgili Cenevre'de yapılan mutabakat açıklanmıştı. Bu mutabakatın perde arkasında İran ve ABD arasında bir sene Umman'da devam eden gizli görüşmelerin olduğunu bu mutabakattan sonra öğrenmiştik.
Tesadüf eseri mutabakatın açıklanmasından bir gün sonra, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile Tahran'daydık. Davutoğlu bu gelişmeyi Türkiye'nin olumlu karşıladığını belirtmişti: “Cenevre'de İran'ın nükleer programı konusunda varılan mutabakat önemli bir güven arttırıcı ilk adımdır, bölgede tansiyonu düşürecek ve yaptırımların azalmasını sağlayacak her anlaşmayı destekleriz. Bu vesileyle şu an tüm aktörlerin mutabık olduğu bir hususu da hatırlatmakta fayda var, 2010 Tahran anlaşması kaçırılmış fırsattır. Bugün müzakereler için en önemli sorunu teşkil eden İran'ın yüzde 20 zenginleştirilmiş uranyumu o tarihlerde yoktu ve dolayısıyla anlaşma zemini çok daha kolaydı..."
Türk dış politikasının kriz ve anlaşmazlıklardan medet ummak üzerine inşa edilmediğini vurgulayan Davutoğlu Türkiye'nin var olan anlaşmadan kazançlı çıkacağının altını çizmişti.