Aslında geliyorum diyordu. Göçmen krizi Suriye iç savaşının başladığı an itibariyle bağırarak geliyordu. Dönemin siyasi tercihleri, mecburiyetleri ve bölgesel şartlar neticesinde kucağımızda patlamaya hazır bir bomba bulduk. Ta en başından beri yönetimi zor bir krizdi. Öngörüler, güvenilen ortaklar ya yanlıştı ya da yarı yolda bırakıldık... Türkiye Cumhuriyeti Suriye'de mağdur olup ülkesinden kaçanlara kol kanat germeye gayret etti. Stratejiyi ikinci planda bıraktı. Fakat vicdan, siyasi adımlar eksik hesaplanmışsa uluslararası ilişkilerde işe yaramıyor. Değişen küresel ve ulusal konjonktür içinde milyonlarca Suriyeli ile gitsek gidemiyor, kalsak kalamıyoruz... Şu aşamada ne yanlışları tek tek sayarak ne de uygulanan politikayı sınırsız savunarak bir yere varmamız mümkün değil. O nedenle sorunun çözümüne odaklanıp, hatalardan ders çıkartarak, benzer risklere karşı tedbirli yaklaşmalıyız. Göç İdaresi'nin başkanlık haline gelmesi ve AFAD ile eşgüdüm halinde çalışması özellikle bu süreçte hepimiz için olağanüstü öneme sahip. Resmi makamlar ülkemizde 6 milyon sığınmacı olduğunu, bunun 3 milyon 768 binini Suriyelilerin oluşturduğunu gösteriyor. İlla ki bunun gayri resmi karşılığı da...