“Türkiye’nin yıllık karnesi” olarak nitelenen ve 1980’den bu
yana yayınlanan bu yılki AB İlerleme Raporu, bundan önceki 17
belgede yer almayan geniş ikazlarla dolu.
Özellikle son iki yılda basın ve ifâde özgürlüğünün gerilediğine
dair ciddî tenkitler getiriliyor. Daha önce medyada hassas ve
tartışmalı konuların özgür bir ortamda tartışılmasına karşı, son
dönemde bilhassa gazetecilere, yazarlara ve sosyal medya
kullanıcılarına karşı süren baskılarla yeni cezâların AB
standartlarından geri adım atıldığı belirtilmekte.
Bunun içindir ki, hükûmete ve hükümet yetkililerine eleştirel yaklaşan gazetecilere, hukukçulara ve sosyal medya kullanıcılarına karşı geniş şekilde cezâî işlemlerin dayatılmasıyla düşünce ve ifâde özgürlüğünün kelepçelendiği nazara veriliyor.
Devlet ve devlet dışı aktörlerce gazetecilere ve basın kurumlarına yönelik çeşitli tehdit ve gözdağı verme türlerinin ciddî endişe kaynağı olduğunun kaydedildiği raporda, siyasî iktidarın medyaya güçlü baskı uygulamasıyla çok sayıda açılana davalara, tutuklama, gözaltı, sansür ve işten çıkarmalara dikkat çekiliyor. Medyaya karartmanın sindirmeye ve artan ivmeyle oto-sansüre dönüştüğü bildiriliyor.