Almanya Parlamentosu’nun 1915 olaylarını “soykırım” olarak kabul etmesi, Ankara’nın son süreçte AB’ye uluorta restlerin bir tepkisi olarak tezâhür etmiş.
Özellikle AB ile “vize muâfiyeti” ve “mülteci geri kabul anlaşması”nı yapan Davutoğlu’nun Başbakanlıktan çekilmeye zorlanması sonrası yeni hükûmetle birlikte Cumhurbaşkanı’nın başını çektiği AB karşıtı sert söylemlerin ardından çoktandır Alman parlamentosunun gündeminde olan konunun âcilen ele alınması bunun göstergesi.
Öncelikle, Cumhurbaşkanı’nın Başbakan Davutoğlu’nun Schengen vize anlaşmasını başarısıyla dört ay öne çekilmesini “küçük şeylerin büyük kazanım gibi sunulması” olarak görüp Başbakan’ı kastederek, “Birileriyle fotoğraf verebilmek için böyle şeylerin içine girmeye gerek yok” diye hafife alması, kendisinin de başta görüşmelerini yaptığı “mülteci anlaşmasında 3 milyar euro” hususundaki eleştirileri, AB’nin merkez ülkesi Türkiye Almanya ilişkilerinin zedelenmesine ortam oluşturmuştur.
AP’DEN SONRA ALMAN PARLAMENTOSU
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Schulz’un “Biz Erdoğan’la anlaşmadık. Bizim gayet ciddî muhatabımız Davutoğlu’dur, hükümettir” diye ön almak istemesine, AB Komisyonu Sözcü Yardımcısı Winterstein’in “Türk hükûmeti ile bir anlaşmamız var, sözü var ve hükûmetle çalışmaya devam edeceğiz” tavzihine ve AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg’in “Hükûmetle iyi bir işbirliğimiz vardı; bu anlaşmayı tamamına erdirebilmek için teknik konuların yanısıra kriterlerin yerine getirilmesi gerekir” açıklamasına mukabil, Ankara’nın pervasız tavrı ilişkileri tıkadı.
Cumhurbaşkanı’nın “Bize de ‘Vize kaldıracağım bunun şartı, şunu değiştirmen...’ Kusura bakma, hadi bakalım biz yolumuza gidiyoruz, sen de yoluna git. Kiminle anlaşabiliyorsan onlarla da anlaş!” çıkışı uzlaşma alanını ortadan kaldırdı. (AA,11.5.16)