OHAL KHK’larıyla, hiçbir hukuk sisteminde emsaline rastlanmayan
bir pervâsızlıkla kendinden menkul “MİT raporları”yla yüz binlerce
kişi haksız ve hukuksuz emr-i vakilerle kamudaki işlerinden
atılmış, on binlerce insan aylardır tutukluluk haliyle
hürriyetlerinden edilmiş.
15 Temmuz sürecinde çıkarılan 11 KHK’yla 102 bin 551 kamu
personelinin görevinden ihrâç edildiği resmen duyurulmuştu. En son
Adalet Bakanı’nın açıklamasıyla, 168 bin 801 kişiye adlî işlem
yapılmış, 615’i gözaltında, 50 bin 504 tutuklu.
Kısacası, OHAL de olsa hukuka ve yasalara uygun olması gerektiği gerçeği bir tarafa bırakılarak, Meclis’in hükûmete verdiği geçici KHK yetkisi istismar ediliyor. Yargı bir nevi siyasî iktidarın güdümüne sokulmuş; hukukun temel kurallarının başında gelen “suçun şahsiliği”, “mahkemece suçluluğu ispat edilinceye kadar herkes suçsuzdur ‘mâsumiyet karinesi” ile “suç ve cezânın geriye işlemeyeceği” esasları hiçe sayılıyor.
O denli ki hâlen devam eden bir dâvâ duruşmasında bir hâkim yüksünmeden “Benim için bu dosyanın bir önemi yok! MİT’ten gelen liste benim için önemli” diyerek hukuku “jurnal”e feda edebiliyor. Çoğu isimsiz-imzasız sahte ihbarlı, sanıklardan ve avukatlarından gizlenen gizli MİT raporlarıyla hazırlanan hukukî geçerlilikten yoksun KHK’larla mağduriyetlere yenileri ekleniyor.
HUKUK OHAL’E KURBAN!
Aslında Cumhurbaşkanı’nın “At izi it izine karıştı” çıkışıyla hiç ilgisi olmayan insanların yaftalandığını söylemesi, Başbakan’ın “Kurunun yanında yaş da yanıyor, listelerde kimlerin yer aldığını haber olunca öğreniyoruz” serzenişi ve Adalet Bakanı’nın “kurunun yanında yaşın yandığını, ilgisiz vatandaşların suçlandığını” nazara verip, “Herkes eline kılıcı alıp şu FETÖ’cü, bu FETÖ’cü’ diye kesmeye bakıyor” ikrarıyla hâkim ve savcı adaylarına “mâsumiyet karinesi’ne ve insanların lekelenmeme hakkına saygı duymakla âdil yargılamaya dikkat çekmesi, yargının içine düştüğü vartanın örtülü itirafı oluyor. (gazeteler. 28.5.17)