ANKARA’NIN AB VİZYONSUZLUĞU-4
Türkiye’nin AB projesi, elbette özellikle demokratik değerlerin
hayata geçirilmesi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve yargının
bağımsızlığı elbette fevkalâde ehemmiyetli.
Ne var ki, sözkonusu alanlardaki gerilemelerin yanısıra özellikle “insanî gelişmişlik endeksi”neki vaziyetiyle refahın yaygınlaşması ve paylaşılması ile gelir dağılımı adâletinin sağlanmasında AB’nin ekonomik kriterlerine ulaşılması da büyük değer taşıyor.
Bu bakımdan, Türkiye’nin “ekonomi kriteri”nde de ilk kez gerilemenin kaydedildiği son İlerleme Raporunda Ankara’ya “ekonominin işleyişini iyileştirici yapısal reformlar” uyarısı yapılıyor.
Nitekim raporda, Türkiye ekonomisinin belirsizlikler kırılganlığında olduğu; OHAL uygulamalarıyla, ardı ardına çıkarılan KHK’larla özellikle iktidarı eleştiren medya kuruluşlarına yönelik baskıların yanısıra ve on yılların emeği, alın teri vatandaşların şirketlerine – firmalarına kayyım atamaların, mahkemeler ve vergi daireleriyle baskıların iş dünyasının önünü kesip ciddi risklere neden olduğu belirtiliyor.
Bu çerçevede yolsuzlukla mücadele konusunda belli bazı ilerlemelere mukabil, yaygınlaşan yolsuzlukların ekonomik kalkınmada çöküşü tetiklediğine dikkat çekiliyor.
İNSANÎ KALKINMA VE EKONOMİDEKİ ÖNEMİ
Esasen, AB’den önce Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP), “hayat beklentisi” “eğitim”, “bilgiye erişim” ve “gayrisafi milli hasıla”yı kriter olarak ele alan Türkiye “insani gelişmişlik endeksi”nde, 177 ülke arasında 84’üncü sıraya gerilediği tesbitiyle Ankara önceden ikaz edilmişti.
Yine BM’nin “Temel insanî kalkınma göstergeleri”ne göre, Türkiye, insani gelişim endeksi değeri oranında OECD bölgesi içinde son sırada. (Bianet, 13.11.16)
Bu açıdan, Türkiye ile AB’nin birbirine muhtaç olduğu, ancak AB olmadan Türkiye ekonomisinin iflâsa sürükleneceği, ardından müzakerelerin durdurulmasını tansiyonu daha da yükselteceği kaydediliyor.
Keza Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın verileriyle, Türkiye ekonomisi için en büyük ticarî ortak konumundaki AB ile diyalog ve işbirliğinin oldukça önemli olduğu belirtiliyor. Zira Türkiye’ye yapılan yatırımların yüzde 64’ü AB kaynaklı. Sadece ihracatta değil doğrudan yatırımlarda da AB’nin Türkiye ekonomisinde büyük ağırlığı bulunuyor. 30 Haziran itibariyle Ekonomi Bakanlığı veri setine kayıtlı yaklaşık 50 bin yabancı şirketin 23 bininin AB merkezli olması bunun bâriz göstergesi. (Selçuk Oktay / İstanbul, © Deutsche Welle Türkçe, (4.8.16) )