Cafer Sürücü Ağabey, Ankara’nın kadim ve müstakim Nur
talebelerinden. Onun en başta gelen mümeyyiz vasfı, Risale-i Nur’un
hayata ve içtimâyiata dair esaslarındaki istikametiydi.
Toplantılarda, buluşmalarda ve son döneminde hastalığında bile
İslâm dünyasının ve ülkenin meseleleriyle yakından alâkadar olur,
milletin dertleriyle dertlenir, ızdırabıyla yanardı. Üstadı
Bediüzzaman’dan aldığı dersle “âlem-i İslâmın dertleriyle
müzdaripti.” Vatana ve millete vurulan “darbeleri, en evvel
kalbinde hissederdi.”
Dostlarıyla, dâvâ arkadaşlarıyla - kardeşleriyle bir araya geldiğinde İslâm dünyasının mâruz kaldığı sıkıntıları konuşur, bilhassa “din nâmına siyaset”in/”siyasal İslâm” hareketlerinin, dini dünyevileştirmesiyle İslâm dünyasında ve Müslümanlarda meydana getirdiği tahribattan yakınır; İslâm’ın ve Müslümanların imajına verdiği zarardan şikâyet ederdi. Felâketin, Bediüzzaman’ın tesbitlerinin dinlenmemesinden türediğini esefle nazara verir, verdirirdi.
Afganistan’dan Irak’a, Libya’dan Suriye’ye menhus emperyal ecnebi projelerle İslâm coğrafyasının işgal ve istilâlarla manipüle edilerek birbirine kırdırılıp, dağıtılıp, darmadağın edildiğinden yakınırdı. Lem’alar’daki, “Biz ferec (kurtuluş) ve ferah ve sürur ve futûhat (zafer) isteriz, fakat kâfirlerin kılıncıyla değil! Kâfirlerin kılınçları başlarını yesin; kılınçlarından gelen fayda bize lâzım değil. Zaten o mütemerrid ecnebîlerdir ki, münâfıkları ehli imâna musallat ettiler ve zıdıkları yetiştirdiler” mânâsını zikrederdi. (155-6)
İslâm dünyasının duçar olduğu kargaşa, kaos ve iç savaş fitne ve felâketine, Bediüzzaman’ı, “Kadîr-i Külli Şey, bir dakikada, bulutlarla dolmuş cevv-i havayı süpürüp temizleyerek semânın berrak yüzünde ziyadar güneşi gösterdiği gibi, bu zulümatlı ve rahmetsiz bulutları da izâle etmesi” duâsını yapardı. Hep kara bulutlarının dağılmasını, rahmet bulutlarının tecellisinden ümidvârdı. Kurtuluşunun Bediüzzaman’ın temel Kur’ân’î târif ve tesbitlerinde olduğunu kaydeder…
İSTİKAMET TİMSALİ DEMOKRAT