Anketlerde ve kamuoyu yoklamalarında, ekonomiden terörle mücadeleye, iç ve dış politikadaki tıkanmalarla AKP’nin yüzde 36’ya, hatta ilk girdiği seçimdeki yüzde 34’e düştüğünü gösteren sonuçlara karşı, 2019 seçimlerine giderken bütün başarısızlığın belediye başkanlarına fatura edilmesi hesâbına istifalarının istenmesi baskısıyla tetiklenen tartışmalar sürüyor.
İşin çarpıcı yanı, başta Cumhurbaşkanı’ndan, bakanlardan, parti yöneticilerinden, “dâvâ için” istifaları istenen başkanlara, açık açık “İstifa etmezlerse gereği yapılır” tehdidinin savrulması. İstifa etmedikleri takdirde “İçişleri Bakanlığı’nın devreye gireceği!”nin hatırlatılması.
İddialar bir yana, “İstifa etmezlerse haklarında soruşturma açılır!” anlamına gelen gözdağı ve şantajlar, “yolsuzluk”, “görevi ihmal”, “görevi suiistimal” ve “istismar” benzeri suçlar üzerinden bunların bir “koz” ve “tehdit ve şantaj aracı” olarak kullanılıp dayatıldığı intibâını veriyor.
Aslında 5215 nolu 9.7.2004 tarihli Belediye Kanunu’nun 44. maddesinde seçilmiş başkanının ölümü, seçilme yeterliliğini kaybetmesi, görevini sürdürmesine engel bir hastalık veya sakatlık durumunun yetkili sağlık kuruluşu raporuyla belgelenmesi ve Belediye Meclisinin feshine neden olan eylem ve işlemlere katılması hallerinden birinin meydana gelmesi durumunda “İçişleri Bakanlığı’nın başvurusu üzerine Danıştay kararıyla başkanlık sıfatının sona ereceği” belirtiliyor.