“Darbe girişimi” sonrası OHAL kapsamında çıkarılan KHK’larla
onbinlerce gözaltı, ve tutuklamanın yanı sıra kamuda ve sivil
toplumda 70 bine yakın görevden uzaklaştırma ve ihraçlar furyasında
siyasî iktidarın “Hata ettik!” hayıflanmaları, tam bir paradoksu su
yüzüne çıkarıyor.
Daha iki - ikibuçuk sene öncesine kadar, “Ne istedilerse verdik!”
denilecek kapsamdaki ilişkilerin tepeden tâlimatlarla “Ne
verildiyse geri alınması” noktasına gelirken, vahim “suçlamalar”
iktidarın içine uzanıyor. MGK kararıyla “illegal yapılanma”dan
“terör örgütü”ne varan tanımlar, garip çelişkileri sırıtıyor.
ÇARPIKLIKLAR VE YAMAN ÇELİŞKİLER…
Ancak çarpıklıkların en garibi, ondört yıldır işbaşında olup on bir yıl boyunca bu “yapı”yla birlikte çalışan siyasî iktidarın âdeta “mâzur” görülmesi. (gazeteler, 3.8.16)
Baştaki yetkililer, “Bu örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim” diyerek üzüntülerini bildirmekle geçiştirirken, geçmişte en ufak bir “mensubiyeti” ya da “irtibatı” olanların “terör örgütüne destek”le itham edilip işlerinden edilmeleri.
Şu çarpıklığa bakın ki; gerçek siyasî sorumlular, “Görmemişiz, yanlış yapmışız!” diye âdeta işin içinden sıyrılırken, iktidar partisi milletvekillerinin, yöneticilerinin çocuklarını bu “yapı”nın eğitim kurumlarına göndermeleri göz ardı edilirken, sırf daha önce çocuğunu bu “yapı”nın okullarına gönderen, eğitim kurumlarında öğretmenlik yapanlar töhmet altında bırakılıyor.
Hükûmetin/devletin açtığı bu “yapı”ya yakın işadamlarına ait fabrikalarını, işyerlerini alây-ı vâlâ ile açanlar değil de, buralarda iş bulup çalışan vatandaşlar “terörist” muamelesi görüyor. Kayyım atanıp devlet teminatına alınan bankanın kartını taşıyanlar, “örgüt üyeliği”yle töhmet altında bırakılıyor.
Cumhurbaşkanı, “Bu yapıya ben de destek verdim, yardımcı oldum, yurt içinde ve yurt dışında yaygın eğitim ve yardım faaliyetleri hatırına bu yapıya iyi niyetle destek olduk, müsâmaha gösterdik” derken; AKP’li belediye başkanları, “cemaate parsel parsel arsa tahsis ettik, her türlü desteği verdiğimden pişmanım” diye bir “pişmanlık”la geçiştirirlerken, bin bir fedakârlıkla kermes düzenleyip, burs dağıtan insanların “iyi niyet” ve “hayır için” mevzubahis grubun mânevî, eğitim ve yardım hizmetleri içinde yer almaları “terör örgütü faaliyeti” olarak yaftalanıp cezâlandırılıyor.