Terör saldırılarıyla şehitlerin verildiği, Fırat Kalkanı
harekâtıyla Türkiye’nin Suriye’deki iç savaş bataklığına saplanma
tehlikesinin sürdüğü, Ankara’nın Bağdat’la Başika askerî kampı
krizinin tırmandığı ve yeniden “başkanlık” tartışmalarının ortaya
atıldığı süreçte gündem, OHAL uygulamalarıyla daha da
ağırlaşıyor.
Hiçbir yargı kararı olmadan “MGK kararı”na dayandırılan iki
satırlık KHK maddeleriyle on binlerce kamu personeli listelenip
sorgusuz-sualsiz, savunmasız işlerinden ediliyor.
“Soruşturmalar”da esas alınan “kriterler”le, menhus kalkışmayla en ufak bir ilgisi ve bilgisi olmayan nice insana tepeden, delilsiz-belgesiz suçlamalarla büyük haksızlıklar yapılıyor.
“Zaman zaman bazı şeyler söyleniyor, ‘Efendim mağdurlar var.’ Kusura bakmayın mağdur falan yok” diyen Cumhurbaşkanının, peşinden mağdurlar için “İlgili mercilere müracaatla onların da hakları kendilerine iade edilir. Burada bazı yanlışlar, hatalar olmuyor değil, o da olabilir” cümlesine karşılık gelen haksızlıklar bunlar.