Siyasî iktidarın dayatmasıyla Meclis Darbe Girişimi Komisyonu’nca yeterince araştırılmadan ve soruşturulmadan üstü örtülüp karanlıkta bırakılan “darbe girişimi” davalarında da ortaya çıkan garabetler, durumu daha da meçhule büründürüp karartıyor.
Evvelâ bütün ifâdelerde, ağır ihmalin ötesinde âdeta “geliyorum” diyen bir “darbe girişimi” görmezden gelinmiş. Öncelikle MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı gibi mutlaka haberi olması gerekenlerin haberi olmuş; lâkin başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan olmak üzere esas ilgililere ya çok geç bilgi verilmiş ya da gereken tedbirler alınmamış…
Bu vaziyet, iktidar medyasında bile “Haberleri olduğu halde neden gerekli tedbirler alınmadı? ‘MİT ne saklıyor? Neden ifâdeleri alınmıyor? Yoksa?.. Yoksa?..” şeklinde imâlı yazılar yazılıyor.
15 Temmuz günü öğle saatlerinde MİT’e gidip darbe ihbarında bulunan kara pilot binbaşının -11 Ağustos’ta Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na “Darbe haberi verdim” dediği ifâde tutanakları haber yapılıp, “O zaman MİT neden vakit kaybetti? “Acaba yine bir algı operasyonuyla mı karşı karşıyayız?”, “MİT ne işe yarar?” soruları soruluyor…
“AMATÖRCE BİR OYUN VE ALDATMACA”
Bundandır ki, Ankara’da görülen 221 sanıklı Genelkurmay çatı dâvâsının 9’uncu celsesinde Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı eski Komutanı’nın, “MİT Müsteşarı Genelkurmay’a gittiğinde Cumhurbaşkanı’nın koruma müdürünü aradığını, ama birinci sicil amiri Genelkurmay 2. Başkanı ile ikinci sicil amiri Genelkurmay Başkanı’nın kendisini aramadıklarını söyleyip, “Diğer sanıkların da gündeme getirdiği garipliklerle dâvâ bittiğinde bu iddianamenin kalınlığında bir iki ek iddianame çıkacaktır. En son söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Bu iddianamenin en kritik kısımlarının yargı dışında bir yerlerde hazırlanmış kişisel görüşlerden ithal edildiğini düşünüyorum” sözleri çarpıcı.
“Darbeci falan değilim. Maalesef muhakeme hatası yapmış kritik bir birliğin komutanıyım, irâdem sakatlandı” diyen eski komutanın, Akıncı Üssü’ne gitmesinin birilerinin plânlaması ve özel olarak seçilmesinin sonucu olduğunu iddia ederek, “Vitrinde benim gözükmem hem birilerinin daha rahat kandırılmasını sağlayacak, hem de benim üzerimden başkalarına rahatlıkla ulaşılacaktı. Ben FETÖ’cü değil