Yeni dönemde dalgalanan siyasette yeni alternatiflerle iktidar
bloku sarsıcı endişe ve paniğe kapılırken, devletin dine müdahalesi
ve “dinî cemaatlerin tasfiyesi plânı” gün geçtikçe açığa
çıkıyor.
Bilindiği gibi 28 Şubat “postmodern darbe” sürecinin ardından AKP
iktidarında devletin dinî cemaatlere ve grupları tasfiye ameliyesi,
özellikle “Nurculuk faaliyetleri ve Gülen grubunun yurt içi
ve yurt dışı faaliyetleri”ne dair 25 Ağustos 2004 tarihli 481
sayılı MGK kararı uyarınca, Başbakanlık Uygulamayı Tâkip ve
Koordinasyon Kurulu’nun (BUTKK) “irtica ile mücadele”ye dair devlet
kurumlarına gönderilen “gizli” damgalı “eylem plânları”yla yeniden
tetiklenmişti.
Ardından, 24 Ekim 20005’te MGK’da kabulünden sonra 20 Mart 2006’daki Bakanlar Kurulu’nda kamuoyunda “kırmızı kitap” ve “gizli anayasa” olarak tanımlanan Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’nde (MGSB) “iç tehdit” bölümünde çıkarılan “irtica tehdidi”nin yerine “din istismarı”nın yazılması ve başta PKK olmak üzere “devrimci aşırı sol örgütler”le birlikte “aşırı dinci örgütler”in tek tek sayılarak, cemaatleri tâkibat uygulamaları yoğunlaştırıldı.