Her ne kadar siyasi iktidara yakın kalemşorlar, AKP’nin “indî değil, merkezî olan Atatürkçülüğe meyli”ni “yüzde 50.1”le “Atatürkçü oylara göz dikilmesi” teviliyle “yeni bir durum” görüp hayıflansalar da, vakıa şu ki AKP’nin “Atatürkçülüğü” baştan beri belgeleriyle ortada.
AKP’nin ilk girdiği 3 Kasım 2002 seçim programında,“Atatürk’ün öncülüğündeki inkılâp ve reformlar”dan dem vurulmuş; “Atatürk ilke ve inkılâpları” “toplumun ortak paydası” olarak lanse edilmişti.
Daha iktidara gelmeden Mersin Anamur’da partisinin Danışma Meclisi Toplantısı’na katılan AKP’li Ali Er, “Bu millet ne zaman dara düşse, kendisini kurtaracak bir lider bulmuştur. Nasıl ki Cumhuriyeti kurmadan önce büyük Atatürk, bu yüce milletin önüne düşerek bu Cumhuriyeti meydana getirdiyse, 2001 yılındaki Türkiye’nin kötü gidişine ‘dur’ demek için ‘bugün için de bir lider gerekli, o lider de Tayyip Erdoğan’ dedik ve sevgili Genel Başkanımızın öncülüğünde AK Partiyi kurduk” diye övgüler yağdırmıştı.