Türkiye’de tam bir gündem kargaşasında.
Sun’î gündemlerle gerçek gündemin üstü örtülüyor, Devâsa
problemlere karşı kamuoyu oyalanıyor. O denli ki, iktidar partisi
kurucusu ve yıllarca Meclis Başkanlığı ve bakanlık yapmış hükûmet
eski sözcüsünün ikazları dahi polemiklere boğduruluyor.
Bilindiği gibi Arınç, “çözüm süreci”nden “Dolmabahçe mutâbakatı”na, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığından “paralelle mücadele” paravanındaki baskın ve tutuklamalara, terörle mücadeleden, ifâde özgürlüğünden akademisyenlerin bildirisine, “trol” ve “troliçe”lerin çarpıtmalarından, Rus uçağının düşürülmesine kadar birçok konuda uyarılarda bulundu.
Ne var ki, iktidar partisi mihrakları ve medyasınca kendisine her türlü hakaret savrularak, bütün önemli ikazları bir tek “Cumhurbaşkanı’nın ‘Dolmabahçe mutâbakatı’ndan haberinin olup olmadığı” tartışmasına hasredilip, diğer hayatî konuların üzeri kapatıldı.
Oysa daha beş ay öncesine kadar Başbakan Yardımcısı ve hükûmet sözcüsü olan Arınç, açıklamalarıyla içte ve dışta birçok konunun arka plânına ışık tutacak işâretler vermişti. Ne var ki, bir dizi çarpıtmayla hiçbirine mâkul ve ciddî cevap verilmeyip gürültüye getirildi.
Dahası “Dolmabahçe mutâbakatı” tartışması da dürüst yapılmayıp manipüle edildi. Erdoğan’ın, “Bundan benim haberimin olduğunun, benim müsaademle yapıldığının iddia edilmesi kesinlikle dürüst, doğru bir hareket değildir. O zat, benimle çalıştığı zaman içerisinde bunları konuşmamıştır” ithamına, twitter hesâbında verdiği cevap da görmezden gelindi…
İKAZLAR KARAMBOLA GETİRİLİYOR
On üç yıl boyunca hükûmette önemli görevlerde bulunmuş Arınç’ın “Dolmabahçe görüşmesinde yer alan üç değerli arkadaşımız sayın Cumhurbaşkanı’nın ikaz ve itirazlarına rağmen, bu büyük suçu işlemiş olanlar niye hükümetinizde bakan olarak taltif edildiler?” sorusuna bir cevap gelmedi. Keza “Paralel ile mücadele kapsamında açılan o kadar çok dâvâ var ki üstüme cübbeyi tekrar geçirmek istiyorum. Bunlar okuldan alınan öğretmenler, Bank Asya’ya para yatırdığı için silâhlı terör örgütüne üye olmaktan yargılanıyor. Öğrencilerin önünden alınıp götürülen ve iki aydan fazla bir zamandır cezâevinde tutulan kadın öğretmenler var” diye haksızlıklara ve hukuksuzluklara dikkat çekip iz’ân ve vicdana çağrısı da iktidar cânibince “teğet” geçildi.
“Paralelle mücadele” yaftasıyla özel okullara, kreşlere, dershanelere baskınlar yapılmasına, görüşlerini yazan gazetecilerin icâd edilen “proje mahkemeler”le tutuklanmasına dair insaflı değerlendirmelerine bir şey denilmediği gibi. Ya da “Çözüm süreci’ çok bayatladı, hükûmet kanadı süreci yürütüp Parlamentoya hesap vermeli, sorumsuz bir kişi değil” cümlesine suskun kalındığı gibi.