Güneydoğu’da bazı ilçelerde peşpeşe konulan sokağa çıkma
yasağında süren şiddetli operasyonlarda şehitler gelirken, ardı
arkası kesilmeyen çatışmaların ortasında halk bezdiriliyor.
Başbakan’dan valilere, yasağın gerekçesi “bölgede kamu düzeninin
tesisi için teröristlerin etkisiz hale getirilmesi, barikat ve
hendeklerin bertaraf edilmesi” olarak gösteriliyor.
Her sokağa çıkmanın ardından acı bilânço vahameti gösteriyor. Bölge yanıyor; başta Diyarbakır’ın merkez ilçesi Sur ile Şırnak’ın Cizre ve Silopi, Mardin’in Dargeçit ve Nusaybin ilçeleri olmak üzere çatışmaların şiddetlendiği kentler âdeta yanıyor. Sokağa çıkma yasağıyla hayalet şehirler haline geliyor. Operasyon ve çatışmaların olduğu mahallerden sayıları 300 bine varan vatandaşın evlerini, işlerini terk ederek perişanlıkla başka yerlere göçtüğü, esnafın kepenk kapattığı haberleri bölgeden Ankara’ya bütün yurtta yankılanıyor.
Zira sözkonusu ilçeler ve birçok mahalli, aylardır terör örgütünün “kurtarılmış bölge” haline getirdiği, bazı mahallelerde “özerklik” ilân ettiği resmî ağızlarca duyuruluyor. Örgütün, barikatlar kurup, hendekler kazıp, altına yüzlerce kiloluk patlayıcı-mayın tuzakladığı ikrar ediliyor…
OPERASYONLAR ENGELLENMİŞ!
Herkes “Güneydoğu’da neler oluyor?” diye soruyor. Gerçekten bu vahim duruma nasıl düşüldü? Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanı, TRT 1’deki programda “Çözüm sürecinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz tâlimatlar gereği ciddî mânâda terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyordu” diye, operasyonlara izin verilmediğini bizzat itiraf etmişti.