OHAL kapsamında peşpeşe çıkarılan her KHK ile gözaltı, tutuklama, açığa alma ve ihraç dalgalarının tsunamiye dönüşüp, büyük haksızlıklara, kutuplaşma ve gerginliklere sebebiyet verdiği, artık iktidar medyasında da seslendiriliyor.
Hiçbir yargı kararı olmadan “MGK’ca ‘terör örgütü’ veya ‘silâhlı terör örgütü’ olduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut irtibatı” belirleyen “kriterler”in hukukun temel kurallarına açık aykırılığı tartışılıyor.
Hükûmet cânibinin, “kimseye haksızlık yapılmayacağı, adâletli davranılacağı, kurunun yanında yaşın da yanmayacağı, suçlu ile suçsuzun ayırt edileceği” vaadiyle, “uzaklaştırma ve ihraç işlemlerinin komisyonlarca, özenle doğru karinelere ve belirtilen kriterlere uygun olarak yapılacağı” taahhüdüne karşı, ileri sürülen “kriterler”in asılsız iddialarla, haksız suçlamalarla istismar ve çarpıtmalara teşne olduğu ortada.
Furyaya dönüşen “soruşturmalar”daki “kriterler”le suçlu - suçsuz herkesi aynı torbaya dolduran topyekûn suçlamalar insanları ciddî travmalara sürüklüyor ve haksızlıklar artarak devam ediyor.