Referandumun eşit olmayan şartlar, sakat oy sayımı ve dökümüyle muallel hale getirildiği süreçte olup bitenler dış gözlemlerle de daha ilk raporlarda tesbit edilmiş durumda.
Bunların başında, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu uluslararası gözlem heyeti ile Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) üyelerince hazırlanan referandum ön raporu geliyor.
Aslında AGİT Heyetinin, YSK’nın 1.5 – 2.5 milyona vardığı belirtilen “mühürsüz oy pusulaları”nı “geçerli” saymasının kanunla açıkça çeliştiği ve hukuka aykırı olduğu ifâdesiyle “Son dakika değişiklikler, sayım prosedürü ile ilgili önemli bir güvenlik mekanizmasını devre dışı bırakmıştır” tesbiti, oy işleminde hilelere açık kırılganlığı ele veriyor.
“İlk bulgular ve sonuçlar” başlıklı raporda, “toplu açılışlar” gibi devlet törenlerinin ve kamu araçlarının “evet’ propagandası” için hoyratça kullanıldığı nazara veriliyor.
AGİT, HRV, AP İKAZLARI
Başta Cumhurbaşkanı ve devlet yetkililerinin “evet” faaliyetlerine etkin katılımıyla kampanyanın dengesiz hale getirildiğnei ve en üst düzeyden “hayır” diyenlerin “teröre destekle” suçlanıp “terör örgütleriyle bir tutulduğu “kampanya dili”nin referandumu lekelediğine dikkat çekiliyor.
Bunun yanı sıra, referandumun başarısız darbe girişimi sonrasında ilân edilip vazgeçilmez temel özgürlüklerin kısıtlandığı OHAL baskısı ve korkusu altında gerçekleştirilmesi eleştiriliyor. Keza medyada “evet” yanlısı propagandanın baskın bir şekilde yer almasının seçmenlerin çoğulcu fikirlere erişimini azalttığı, tarafsız bilgi sağlanmadığı değerlendirmesi yapılıyor.
Rapordaki en çarpıcı husus, teklifin tek “paket” halinde oylanmasıyla seçmenlere paketteki farklı konularda ayrı ayrı tercih yapma şansının verilmeyişinin vurgulanması. Oylamanın toptan basitçe “evet” veya “hayır” seçeneklerine hapsedilmesi, ciddî bir demokratik eksiklik ve olumsuzluk olarak yorumlanıyor.
Ve sandık kurullarında siyasî partilerin temsilinin dengeli olmaması bir diğer antidemokratik zafiyet olarak vurgulanıyor.
Halk oylamasına halel getiren analizler bununla bitmiyor. Daha ilk günde İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), “referandum kampanyasının siyasal baskı altında gerçekleştiğini” bildiriyor. OHAL KHK’larıyla Cumhurbaşkanı ve hükümetin medyayı ele geçirdiği hatırlatarak, “kampanyanın eşi benzeri görülmemiş bir siyasal baskı ikliminde gerçekleştiği ve YSK’nın mühürsüz zarf ve pusulaları geçerli saymasının tartışmaları derinleştirdiği” vurgulanıyor.
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Antonio Tajani, insan haklarını hatırlatıp, AGİT raporunda referandumda ‘hak ihlâlleri’ne ilişkin suçlamaların kesinleşmesi halinde, 26 Nisan’daki oturumda Türkiye üzerine tartışmaya hazır olduklarını söylüyor.
ANKARA’NIN TEPKİSİ…