Ankara’nın bir tek Şam’ın devrilmesine hapsedilen politikalarla
çıkmaza giren Suriye politikasında bu kez “IŞİD’le mücadele”
paravanında Türkiye’nin komşusuna müdahalesi tartışılıyor.
Son MGK toplantısında Suriye’ye askerî operasyonun -şimdilik-
mevzubahis olmadığı anlamı çıkarılsa da, “ülke güvenliğine yönelik
tehditler” ve “terör saldırılarına tedbirler” kapsamında,
günübirlik değişen, hatta zaman zaman Saray’la Başbakan ve hükûmet
sözcüleri arasında çelişkili çıkışlarla uç veren karmaşada “askerî
operasyon” seçeneğinin hâlâ ortada durduğu belirtiliyor.
Buna bağlı olarak, Türkiye’nin yanıbaşında “Kuzey Irak özerk bölgesi” gibi Suriye’nin kuzeyinde Şam’dan koparılan kantonlardan oluşan “özerk bölge koridoru” oluşturulması gündemde. Türkiye’nin “bölgenin IŞİD’den kurtarılması” perdesinde Kobani’yle Afrin arasındaki Cerablus çevresine kolordu seviyesinde en az on bin askerle girip 50, hatta Haleb’e kadar 90 kilometre derinliğindeki “güvenli bölge” oluşturulmasından söz ediliyor.
Ne var ki, Cerablus bölgesinin askerî operasyonla IŞİD’in elinden kurtarılması, halen doğudan batıya Cezire Kantonu’yla başlayan, Akçakale karşısındaki Tel Abyad üzerinden Kobani’ye varan bir “koridor”un Hatay sınırındaki Afrin Kantonuyla birleştirilmesine ortam oluşturuluyor…
“İŞGALCİ” DURUMUNA DÜŞÜRÜR
Özetle, bölgede Özgür Suriye Ordusu ile çatışan, Cerablus’ta mayın döşeyip hendek kazan IŞİD’in, Kilis’in karşısındaki Azez’e saldırısına karşı Türkiye’nin müdahalesi, bu“koridor”u tamamlamasına müheyya hale getirecek…