Bölge üzerinde oynanan oyunların, tam bir asır önce Bediüzzaman’ın “Harb-i Umumî neticesinde yine o sû-i kast niyetiyle, Kur’ân’ın zararına gayet ağır şerâitle (şartlarla) -ecnebi zâlimlerin- kâfirâne fikirlerini icrâ etmek ve “devlet-i İslâmiyenin (Osmanlının) nurunu söndürmek niyetiyle müthiş bir su-i kast plânı” olarak tanımladığı “gaddarâne Sevr Muahedesi”ninin günümüzdeki versiyonu “büyük Ortadoğu projesi (BOP)”la süren “meş’um strateji”nin parçaları olduğu ortada. (Şuâlar, 619; Kastamonu Lâhikası, 17)
Menhus plân ve projenin, işgalci ve istilâcı emperyal güçlerin taşeron ve maşalarıyla körükledikleri krizlerle topyekûn İslâm coğrafyasında Müslüman halklar arasında husûmet ve fitne tohumları atmasıyla türetilen “peyk devletçikler”le İslâm dünyasını bölüp parçalamak olduğu, iki milyona yakın insanın katledildiği Irak işgali ve altı yüz bin sivilin can verdiği kanlı Suriye iç savaşında olup bitenlerle gözler önüne seriliyor.
“KOMŞU, KARDEŞ VE BİRBİRİNE MUHTAÇ”
Buna dikkat çekmek içindir ki Bediüzzaman, Türkiye ile Suriye arasında hiçbir maslahatı olmayan sınırın hedefinin, ecnebilerin Müslümanları ırkçılık ve tefrika zihniyetiyle birbirine hasım hale getirmek olduğunu nazara verir. Aynı inancı, aynı tarihi, aynı kültür ve medeniyeti paylaşan, birbirine kardeş, komşu ve dindaş halkları tefrika komplosuna karşı ikaz eder.