Yoğun iç ve dış gündemin karambolunda AB’ye rest üzerine rest
çekilirken perde altında İsrail’e “normalleşme” adı altında
yakınlaşma ameliyeleri devam ediyor. Vakıa şu ki İsrail’le ekonomik
ve askerî ilişkiler tam gaz süren anlaşmalarla derinleştirildi.
Önce 2009 Ekim’inde “Nükleer silâh sınırlandırılması”nı kabul
etmeyen İsrail’e Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) üyeliği
bahşedildi. Ardından Mayıs 2010’da, tek Müslüman üye Türkiye’nin
vetoyu kaldırmasıyla İsrail, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma
Örgütü’ne (OECD) alındı.
En son Ankara’nın NATO üyesi olarak “blokajını çekmesi”yle Telaviv’in uzun yıllardır peşine düştüğü ve İsrail’in NATO’ya girmesinin önünü açan Brüksel’deki NATO karargâhında temsilcilik açmasına vize verildi. Böylece İsrail NATO’nun askerî tatbikatlarına katılacak…
“GAZZE ABLUKASINI KALDIRMA” ŞARTI
Bu konuda, İsrail’in Türkiye’deki en üst düzey temsilcisi olan İstanbul Temsilisi Shai Cohen’un bununla kalmayıp, 68 sene önce Filistin’i işgal ederek Filistinlileri yurtlarından sürmekle bölgeye kan ve zulüm üzerine kurulan İsrailli diplomatın “Bölgeyi istikrara kavuşturmak” İsrail’le Türkiye’nin ortak çıkarı olduğu” iddiasıyla, “Türkiye’yle özellikle Suriye’deki terör örgütlerini bertaraf etmek için istihbarat paylaşımı ve operasyonel işbirliğinin arttırılması”ndan bahsetmesi dikkat çekici, “Çok yakınız. Son birkaç ayda yapılan ikili görüşmeler sonucunda çok önemli gelişmeler kaydedildi. Sonuca ulaşmamız için sadece bir ya da iki görüşme kaldı” mesajını veren Cohen’in, AKP Kongresi’ni kastederek, “Görüşmeler devam edecek. 22 Mayıs’tan sonra da yeni hükûmetinizde başbakan ve dışişleri bakanı kim olacak, sonra görüşmeleri kim yürütecek, onu da göreceğiz” sözleri bu açıdan çarpıcı. (Verda Özer, Hürriyet, 11.5.16)