Suriye gittikçe derinleşip azan iş savaş kargaşasında rejim güçleriyle ve birbirleriyle çatışan kırktan fazla silâhlı tedhiş örgütlerin tasallutunda felâkete sürüklendi.
Altı yıldır 700 bin sivilin katledildiği, on milyona yakın Suriyelinin göçe zorlanıp perişan edildiği ülkede zulüm ve katliamın son sahnesi Türkiye’ye 66 kilometre mesâfedeki Osmanlı eski şehri Halep. Ecnebi istihbarat servislerinin cirit attığı, küresel güçler adına “vekâlet savaşları” veril ülkede, iç savaşın başından beri muhaliflerin kontrolündeki ülkenin ikinci büyük şehri Halep’i geri almak için rejim güçlerinin zâlimane müdahalesine kentte mevzilenmiş silâhlı örgütlerin direnip uzun süre şehri terk etmemesiyle durum daha da kötüleşti. Vahşetin ve ve dehşetin bir başka boyutu sergilendi.
Gelinen noktada, bombalama vahşet ve dehşetinde en çok sivillerin ve mâsumların zarar gördüğü ve yüzde 60’i – 70’i yıkılan Halep’te sivillerin tahliyesi için çalışılıyor.
SURİYE’NİN BÜTÜNÜNDE ATEŞKES
Ne var ki, Dışişleri Bakanı’nın ifâdesiyle, iç savaştan önce dört milyondan 350 bini kalan Halep’te halen aralarında yaralı, yaşlı, kadın, çocuk ve hastaların olduğu ve muhaliflerin de aralarında bulunduğu ancak 7 bin 500 kişi tahliye edilmiş. Tamamen insanî yardım amaçlı kurtarma operasyonları dahi saldırıya uğrayıp tıkanıyor, geçici çatışmazlık bozuluyor.
Bu açıdan, Ankara’nın, Halep’te bir koridor açılarak muhaliflerin ve sivillerin sıkıştıkları alandan çıkabilmesi için Halep’in tahliyesi için son süreçte Moskova’dan Tahran’a, ABD’den Almanya’ya, BM’den AB’ye uluslar arası mercilerle diyaloga geçmesi, altı yıl sonra da olsa bölge ve Suriye gerçeğinin görüldüğünü gösteriyor.
Aslında bir tek Halep’te değil, Suriye’de iç savaşın sürdüğü bütün kentler, kasabalar, köyler, değişik silâhlı grupların kuşatmasında. IŞİD’den El Nusra’ya, PYD-YPG’den ÖSO’ya muhtelif silâhlı örgütlerin düzenli orduyu, tankları. Topları, savaş uçakarını elinde bulunduran rejimle ve birbirleriyle çatışmalarında bir tek Halep değil, Suriye’nin bir şehri hayelet şehir haline gelmiş.
Diğer yandan Halep’ten kurtarılanların muhaliflerin kontrolündeki İdlib’e taşınması, daha başta Suriye’yi mezhebî ve etnik iftiraklar üzerinden bölüp parçalama plânına zemin hazırlama oyununa geliniyor.
Bu açıdan, Ankara’nın Haleb için uluslararası kaktı gruplarıyla, fikirdaş ülkelerle ve başta Rusya ve İran olmak üzere komşularla görüşme çabaları takdire değer.
Ancak sadece Halep’te ya da İdlib’te değil, bütün Suriye’de başta Şam yönetimi olmak üzere bütün grupları içine alan kapsayıcı ve kalıcı topyekûn ateşkesin âcilen sağlanmasıyla barış ve siyasî çözümünün bulunması gerekiyor.