Ortalığı karıştıran ve gerçekleri çarpıtan, toplumun sosyal
dengesini ve âhengini bozup milleti istikametten ayırarak zihnî
kargaşa ve müşevveşiyetle inhiraf uçurumuna iten, karışık ve
karıştırıcı yayınlara karşı, “matbuat lisânı”yla konuşmanın
ehemmiyetini belirten Bediüzzaman, hayatında bunun örneklerini
ortaya koyar.
Osmanlı devri gazetelerinde içtimaî ve fikrî tartışmalara dair
konuları büyük bir vukufiyetle kaleme alır. Gazetelere istikamet,
doğrularda sebat ve yanlışlara karşı teyakkuz dersini verir.
Bediüzzaman’ın, “sekiz senedir sigara ile beraber gazeteleri ve siyaseti bırakması” demokrasinin ve hürriyetin olmadığı jakoben rejimin zâlimâne baskısını dayattığı tek parti dönemindedir.
Yeni dönemde ise mesela, “Tarihçe-i Hayat” kitabının “hâriç memleketler” bölümünde yayınlanan gazete ve dergilerdeki makale ve tesbitleri, “Risâle-i Nur’un dünya çapında muazzam bir boşluğu doldurmakta olduğunun emâre ve delilleri, bütün beşeriyetin Kur’ân’a ve dolayısıyla asrımızda onun mânevî i’câzını (mucizeliğini) ispat ve beyân eden Risâle-i Nur’a muhtaç oluşunun nişânesi” olarak neşreder. (Tarihçe-i Hayat 613-5)