Şehit cenâzelerinin geldiği vartada her fırsatta “kamu
düzeni”nden dem vuran Başbakan’ın Amerika’daki “terörün beli
kırılmıştır” demecinden birkaç gün sonra Ankara’nın göbeğinde
Türkiye tarihinin en büyük katliamı fevkalâde düşündürücü.
100’e yakın vatandaşın katledildiği, 65’i yoğun bakımda olmak
yüzlerce kişinin yaralandığı patlamalara karşı, güvenlik
zaafiyetine dair yoğun eleştirilerle “istifa edip etmeyeceği
sorulan” İçişleri Bakanı’nın, “Herhangi bir güvenlik zâfiyeti
yoktur” garabetini sergilemesi, bürokrat kökenli Adalet Bakanı’nın
“gülümseme” sorumsuzluğu, “skandal bu kadar olur” dedirtiyor.
Ülkenin güvenliğinden sorumlu Bakan’ın, “Güvenlik güçleri zemin ve mekân araştırması yapmışlardır” cevabı, terör saldırılarına karşı yetersizlik, sığlık ve ufuksuzluğu açığa çıkarıyor. Görünen o ki, Bakan, miting alanının dışında kalan Ankara’nın orta yerinde, tren istasyonunun önündeki meydanda yüzlerce kişinin toplandığı alanda silâh, bomba ve patlayıcı araştırmasını “görev ve sorumluluk” alanı olarak görmüyor!