Cevher İlhan Yeni Asya Gazetesi

Körfez kavgasının arka planı

Suudi Arabistan’ın yedi Arap ülkesiyle Katar’a karşı “blok” oluşturup dışlamasıyla açığa çıkan yeni Körfez kriziyle bölgenin başına büyük bir belâ...

12 Haziran 2017 | 682 okunma

Suudi Arabistan’ın yedi Arap ülkesiyle Katar’a karşı “blok” oluşturup dışlamasıyla açığa çıkan yeni Körfez kriziyle bölgenin başına büyük bir belâ açılıyor.
Irak’ı işgalle ve Suriye’yi iç savaşla mahveden uluslar arası ifsad şebekeleri güdümündeki Amerika – İngiltere ve işgal – istilâ koalisyonu güçleri Müslüman ülkeler arasında “İran karşıtlığı”yla mezhep çatışması fitnesini körükleyip alevlendiriyor.

Bu maksatla bloke edip ekonomisini zora soktuğu Suudi Arabistan, malûm agresif çıkışa itiliyor. Ortadoğu’daki küresel egemenlik ve enerji rezervlerini kontrollerine almak hesâbına, İran’la iyi ilişkiler içindeki ülkeler “terör destekçiliği”yle itham edilip hedefe konuluyor.

Ve öteden beri şebekelerin başta “Arap baharı” olmak üzere menhus küresel kargaşa projelerine taşeronluk eden Katar’la bölgedeki en yakın müttefikleri Suudi Arabistan üzerinden bölgede mezhep savaşından etnik savaşlara varacak dehşetli bir fitne kurgulanıyor.

KAVGA, KAOS, KARGAŞA…

Aslında son kaotik Körfez krizinin arka plânında, Suudi Arabistan’dan İran’a uzanan coğrafyada geniş bir kriz ve kaos alanı oluşturmaya dayanan birbiriyle bağlantılı birçok hedef var.

Bunların başında, Suriye’nin paylaşılması ve özellikle Önasya’ya, Orta Asya havzasına uzanan enerji kaynakları ve hatları üzerinde İran’ın istikrarsızlaştırılarak etkisiz hale getirilmesi ve bölge ülkelerinin tasfiyesiyle İsrail’e alan açılması geliyor.

Bu maksatla, alternatif enerji hatlarıyla Katar-Türkiye boru hattının devre dışı bıraktırılmasından bahsediliyor. Hatta Katar’ı İran’dan koparıp “Sünni cephe”ye çekme adına söz konusu “küresel projeleri” perde gerisinde sinsice yürüten İngiliz istihbaratı MI-6’nın Katar’da Kraliyet âilesi içinde bir darbeyi planladığı belirtiliyor.

Keza “Katar’dan sonra sıra Türkiye’de mi?” sorularıyla Türkiye’nin de kumpasın içine çekilmesinden, faturanın en kabarığının Türkiye’ye kesilmesinden söz ediliyor.

Bu bakımdan, İran düşmanlığını politikası haline getiren Trump’ın kılıç danslı ve küre gösterili Riyad ziyâreti sonrası Suudi Arabistan’la patlattığı krizle Türkiye “Arap NATO’su” ya da “İslâm NATO’su” denilen “Sünni cephe”nin “aktif aktörü” yapılarak bu kez dört asırdır barış içinde yaşadığı Müslüman komşusu İran’la karşı getirilip savaştırılmak isteniyor.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
“Fikri hezeyanlaştıran” siyasî manipülasyonlar 06 Mayıs 2018 | 283 Okunma İktidarınki “hamle,” muhalefetinki “hülle ve hîle”! 29 Nisan 2018 | 198 Okunma “Suriye’nin politikası”nın garabetleri 22 Nisan 2018 | 188 Okunma Bu ne rest, bu ne Patriot müzâkeresi! 08 Nisan 2018 | 217 Okunma Soruşturmalar sulandırılıyor 25 Mart 2018 | 354 Okunma