Yeni KHK’larla, binlerce, on binlerce kamu personeli sorgusuz-sualsiz, yargısız uzaklaştırılıp ihraç edilirken, en üst düzeyde çarpıcı çelişkili çıkmazı ortaya koyuyor.
Meselâ Cumhurbaşkanı, “Zaman zaman bazı şeyler söyleniyor, ‘Efendim mağdurlar var.’ Kusura bakmayın mağdur falan yok. Niye yok? Yargı, kolluk kuvvetleriyle birlikte burada samimî davrandığı sürece, burada mağdur yoktur. (...) Burada bazı yanlışlar, hatalar olmuyor değil, o da olabilir, doğrudur; fakat unutmayın ki benim 241 şehidimin, 2 bin 194 gazimin hesabını kim verecek?” diye konuşuyor.
Ve bu birkaç cümlelik ifâdelerinden tenâkuzlar ortaya çıkıyor: Birincisi; “Burada bazı yanlışlar, hatalar olmuyor değil, olabilir, doğrudur” beyânı, yanlışların, hataların ve mağdurların olduğunun ikrarı.
İkincisi; “fakat unutmayın ki benim 241 şehidimin, 2 bin 194 gazimin hesabını kim verecek?” suali, daha soruşturması sonuçlanmamış, on binlerin peşinen haksız ve hukuksuz isnadlarla “darbeci” diye yaftalanıp suçlanması anlamına geliyor.
“Fitne” imiş!
Başbakan, “FETÖ ile mücadele”den bahsederken, her fırsatta soruşturmaların ve “darbe girişimi’nin AKP’deki siyasî ayağı”na dair iddialara sert çıkıyor.