Sona ereceği belirtilse de, 7 Haziran seçimlerinden bu yana
verilen şehid sayısının 260’ı geçtiği ve hâlâ her gün şehidlerin
geldiği, Güneydoğu’daki mahallerde hükûmetin “çözüm”e dair
“plânı”nın yine yetersiz kaldığı görülüyor.
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası, “Terörle Mücadele Master Eylem
Planı”nın terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal boyutu olduğunu
vurgulandı. Bunun için başlatılacağı söylenen “restorasyon
süreci”nde binaların, şehirlerin yeniden inşası, sivil toplumun,
çarşının, esnafın, sanatkârın güvenlik içinde günlük hayata
dönmesini sağlayacak tedbirlerin alınması, ağır tahribatın tâmir
edilmesi olukça önemli…
Ne var ki, resmî itiraflarla “çözüm süreci”nde şehirlerin “silâh deposu ve cephânelik” haline getirilmesine ve bölgede kin ve nefret tohumunun ekilmesine karşı, “çözüm”ün yine büyük oranda “çatışmaların bitmesi” ve harap olan mahallerin yeniden inşasına hasredilmesi, daha baştan “çözüm”ü güdük bırakıyor.
ALDATICI “YANLIŞ ALGILAMA!”
Başbakan’ın Mardin’de detaylarını açıklayacağı sözkonusu tedbirler, kısa vadede elbette gerekli. Lâkin “Kürt sorunu”nu temelden çözmediği gibi, terörün kökünü kurutmuyor. “Master plân”da iddia edilen “Türkiye’nin tamamıyla terörden arınmış bir ülke olarak barış ve kardeşliğin sağlandığı şekilde yoluna devam edeceği iddiası, “çözüm süreci”nin defalarca akamete uğramasıyla meydanda.
Tıpkı her defasında kamuoyunu rahatlatmak amacıyla başlatılan “sınır ötesi harekâtlar”da dağın-taşın bombalanmasından bir netice alınamadığı gibi, terörle mücadelede ve “sorun”u çözmede ağırlıklı olarak “güvenlik politikaları”yla ve “yeni güvenlik yapılanması”yla da bir netice alınamayacağı belli.
Bu konuda Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un, 6 Temmuz 2010’da, “1984’ten 2010’a kadar 26 yıl geçti. ‘40 bine yakın terörist etkisiz hale getirildi’ doğrudur. Rakamları biz verdik. 30 bini etkisiz hale getirildi. 10 bin de yaralı, teslim olan var. Toplam 40 bin. Örgütün dağ kadrosu yıllara göre değişiyor, ama matematiksel olarak baktığımızda 26 yılda, güvenlik kuvvetleri 5 defa bu PKK terör örgütünü bitirmiş. Bu bir tespittir” deyip, “terörle mücadele”de yanlışlığı özeleştirisi çarpıcı.
“Türkiye’de ne zaman terör olayları azaldı veya hiç olmadı... Biz bunu yanlış algılıyoruz. Sanki terör örgütü bitti, dağıldı...” diyen Başbuğ’un, “Aslında terör örgütünün dağ kadrosu duruyordu, eylem sayısı düşmüştü. Örnek mi? 1999’dan 2004 yılına kadar... Eylem yok, ama örgüt bitmedi. Dağ kadrosu duruyordu” itirafı vaziyeti açıkça ortaya koyuyor.
Vakıa şu ki, terör örgütünün eylemlerinin azalmasıyla ve militanların ortadan kaybolmasıyla Genelkurmay eski Başkanı’nın ikrar ettiği gibi, devlette ciddî bir “algılama yanlışlığı” oluyor. Ve nasılsa “terör bitti, terör örgütü dağıldı” zehâbıyla etkin ve temel tedbirler alınmıyor.