Bediüzzaman’ın “bütün dünya adâlet müesseselerinde cârî ve hâkim
olan hukukî bir müteârife” olarak târif ettiği ve esasen Anayasada
da ifâdesini bulan “mâsuniyet karinesi” aşılarak ispatsız sahte
ihbarlarla yargıya “kin, garaz, adâvet (düşmanlık) ve intikam”ın
bulaştırılması en evvel adâlete zarar verir.
Bu bakımdan geçtiğimiz günlerde gazetemizin manşetinde de verilen
Hz. Ali’nin “Adaletten kat’iyyen ayrılma. Seni intikama
sürükleyecek iplerin hepsini kes. Şunu bunu gammazlayanlara
çarçabuk inanma” ikazının hakikatini hatırlatır.
Daha evvel darbeciler ve onlara destek verilenlerin ötesinde yüz binlerin tutuklandığı vartada, daha evvel “acırsanız acınacak hale gelirsiniz” merhametsiz mantığıyla en üst düzeyde “ağaç kökünü yesinler”den “bunlara su vermeyin”e varan acımasız tepkilerle yetinmeyen, henüz “şüpheli” - “sanık” durumundaki insanların bu kez “tek tip kıyafet”le damgalanıp mahkemelere çıkarılması gibi teklifler ortaya çıkıyor.
“Ölümü ölümle korkutarak yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı’nın “Artık bunlar mahkemeye çıkarken Guantanamo’da olduğu gibi tek tip elbiseyle çıkaralım” çıkışından sonra Adalet Bakanlığı’nın tutukluların mahkemelere “tek tip kıyafet”le çıkarma çalışmasını başlatması çarpıcı.
“TEK TİP KIYAFET” GARABETİ