Başbakan’ın ve hükûmet sözcüsünün “hükûmet stratejik kararının arkasındadır” diye deklâre ettiği “çözüm süreci”nden Cumhurbaşkanı’nın seçime dönük “taktik manevraları”yla yeniden cayılıyor.
İmralı tutanaklarında yer aldığı gibi, 2013 Şubatı’ndaki ilk HDP heyetine Öcalan’ın açıkça “Siyasal İslâmcıların kırk yıllık rüyâlarını gerçekleştirdik, AKP’ye iktidarı altın tepside sunduk” ifâdesiyle ikrar ettiği süreçte, Başbakan olarak “Kürt sorununu çözeceği” vaadi ve söylemiyle Erdoğan her seçimde topluma ümid pompalanarak geniş kitlelerden AKP’ye oy devşirdi.
Daha AKP/hükûmetle HDP/İmralı arasındaki “Dolmabahçe mutâbakatı”nın mürekkebi kurumadan Öcalan’ın “Nevruz mektubu”na inad “milliyetçi oylar” üzerinden “süreç”le oynayan Erdoğan, hükûmetin “kararlı olduğunu” tekrarladığı “sürecin sigortası” olarak tanımlanan “izleme komitesi” benzeri denge ve denetleme heyetlerinden vazgeçirmeye zorluyor.