“Viyana mutabakatı”nda başta Şam yönetimiyle Özgür Suriye Ordusu olmak üzere bütün tarafların katıldığı ortak hükûmetle ateşkesin sağlanması ve barış diyaloguyla tedricen istikrara ve demokrasiye geçilmesi çözüm formülü iyimserlik meydana getirmişti.
O denli ki, AKP iktidarının akıbetsiz “Suriye politikası”ndan cayılması olarak değerlendirilen bu gelişmeye “yandaş medya”da bile çözümde uzlaşıldığı yorumları yapılmış; çözüm ekseninde işbirliği beklentileri artmıştı. Ne var ki, bölgede kargaşanın sona ermesini istemeyen küresel mihrakların yeniden “süreci” manipüle edip bozdukları görülüyor.
Önce Paris saldırıları sonrası, Antalya’daki G-20 zirvesinde Obama’nın “netice vermeyeceği, verimli olmayacağı ve hata olacağı” uyarısına rağmen, Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry “Suriye’nin kuzeyini Türkiye ile birlikte operasyona girerek kapatacağız” çıkışı yaptı.
“SENARYO”NUN PARÇALARI…
Bu durum, Türkiye’nin hava harekâtından kara operasyonuna varan askerî müdahale bataklığına itilmesini söz konusu ederken, Ankara’dakilerin “ortak harekât plânı” vurgusuyla “uluslararası koalisyon içinde ABD ve ortaklarımızla ortaklaşa adımları atacağız” demeleri, Türkiye’nin iç savaş fitnesindeki Suriye bâdiresine sürüklendiğinin sinyallerini çaktı