Tutuklamaların 50 bine dayandığı, ihraçların 100 bini aştığı adaletsizliklere karşı kamuoyundan gelen “OHAL’ın artık sonra erdirilmesi” çağrılarına rağmen, haksız ve hukuksuz uygulamalar devam ediyor.
Toplumda tam bir kamplaşma ve kutuplaşma ile yarılma sinyallerinin verildiği kırılgan ortamda, iş dünyasının, ekonomiden sorumlu bakanların ve hatta Başbakan’ın bile “OHAL’in kaldırılması gerektiği” çağrı ve sözlerine rağmen, OHAL KHK’larıyla yargısız infazlar peşpeşe dayatılıyor.
Bu açıdan, referandumdan sonra “partili cumhurbaşkanı” olarak 998 gün sonra partisinin Genel Başkanlığına yeniden getirilen Cumhurbaşkanı’nın, “Mazlumun, mağdurun hakkını korumak görevimizdir” dedikten sonra, on binlerin sorgusuz – sualsiz yargısız aylardır tutuklu kalmasına ve işlerinden uzaklaştırılıp ihracına dair eleştirileri “mazlum kılığına girmiş zâlimlerin oyunu” olarak yorumlayıp, iktidar mahfillerinden de gelen “OHAL’in kaldırılması” taleplerine aşırı tepkisi ilginç.
Görünen o ki, ülkeyi Cumhurbaşkanlığı kararnâmeleriyle yönetme yolunun açılmasıyla Cumhurbaşkanı hiçbir bir yargı denetimine tabi olmayan OHAL’i belki de 2019 seçimlerine kadar sürdürmek niyetinde…