Ankara, Kuzey Irak’ı Irak’ta koparan referanduma “gayr-ı meşrû,
kuru bir rüya” diye reddediyor; lâkin göz göre göre gelen tefrika
“küresel taktikler”le adım adım devreye sokuluyor.
Düşülen vartada Cumhurbaşkanı, “Son ana kadar Barzani’nin böyle bir
yanlışı düşüneceğine ihtimal vermiyorduk, demek ki yanıldık” diye
konuşsa da Erbil’in baştan beri ayrılık peşinde olduğu gün gibi
âşikârdı.
Gerçek şu ki, öncelikle Kuzey Irak Yönetiminin Türkmen ve Arap ağırlıklı şehirlerde yaptığı demografik değişikliklere seyirci kalındı.
Kerkük’ün nüfus ve tapu dairelerinin yağmalanıp yakılmasıyla, Barzani’nin son yıllarda açık açık dile getirdiği “Kerkük Kürdistan’ın kalbidir”, “Kerkük’e karşı Diyarbakır” türü çıkışlarla 500 bin yerli Türkmen ve 300 bin Arap göçe zorlanarak tenkil edildi, dışarıdan getirilen yüz binlerce peşmerge stadlara, çadırlara yerleştirilerek zorla ve baskıyla nüfus yapısı değiştirildi.
Keza her ne kadar Ankara’dakiler “İsrail dışında kimse desteklemiyor; Amerika bizimle hareket ediyor” deseler de, başta ABD, İngiltere ve Batılı küresel güçlerin ve ifsad şebekelerinin el altından desteğiyle Kuzey Irak Yönetimi bölgede palazlandırıldı.