Başbakan’la İçişleri Bakanı’nın, “terörle mücadelede başarı”
söylemlerinin halka karşı birer propaganda ve algı operasyonundan
ibâret olduğu devletin resmî belgeleriyle ortaya konuluyor.
Evvelâ İçişleri Bakanlığı’nın 8 Temmuz’da açıklanan verilerine
göre, 12 yerleşim biriminde 3 bin 630 çukur, barikat kaldırıldığı,
6 bin 187 bomba düzeneği imha edildiği, bin 67’si uzun namlulu ve
ağır 2 bin 102 silâhla 33 bin 546 kilogram patlayıcının ele
geçirildiği bilgisi bunun ikrarı. Keza Bakanlığın, güvenlik
güçlerinin örgütün finansman kaynaklarına yönelik operasyonlarda,
şimdiye kadar piyasa değeri 2,7 milyarı bulan esrar ele geçirildi;
yerleşim merkezlerinin silâh ve patlayıcılarla doldurduğunun ve
şehirleri cephâneliğe çevirdiğinin itirafı oluyor.
Ve yine iktidara yakın mercilerin tesbitiyle, şehirlerin silâh deposu haline getirilmesinin yanı sıra, terör örgütünün kimlik kontrolü yaptığı, yol kestiği, iş makinelerini yaktığı, “halk mahkemesi” kurduğu, haraç topladığı süreçte 600’den fazla asker-polis şehid verildi.
“TÜRKİYE ‘HUZUR ADASI” İMİŞ”!
Ne var ki, Diyarbakır’dan Ankara ve İstanbul’a yüzlerce vatandaşın canlı bomba ve bomba yüklü araçlarla hunharca katledildiği dönemin 61., 62., 64. ve 65. AKP hükûmetleri İçişleri Bakanı, yaman bir tecâhül-ü âriflikle her fırsatta “son derece başarılı bir terörle mücadele verildiği”nden bahsediyor.
Ve şu garabete bakınız ki, 45 kişinin öldürüldüğü, 250’ye varan yaralının verildiği İstanbul Havalanı kanlı saldırısından sonra bütün dünyada teröre tepkilerin geldiği ve dokuz şehidin verildiği günde, siyasî iktidar Meclis’te apar topar “yüksek yargıyı sıfırlama yasası” peşinde koştu.