Türkiye tam bir sistem çıkmazına sürükleniyor. “Güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı” paravanında algı operasyonuyla tam bir “başkanlık” getirilirken, ortaya yürütmenin yasamayı kontrolüne alıp etkisiz hale getirdiği bir ucûbe çıkıyor.
Zira Meclisi zayıflatıp güçsüzleştiren, Başbakanlığı ve hükûmet sistemini bütünüyle altüst eden bir emr-i vakiyle yapılırken darbe ürünü seçim ve siyasî partiler sistemi değiştirilmiyor.
Bilindiği gibi, ilk AKP hükûmetinin kurulduğu 16 Kasım 2002’de bizzat iktidar partisi Genel Başkanı olarak Erdoğan’ın “Âcil Eylem Plânı”nda, seçim bildirisi ve hükûmet programlarında kamuoyuna deklâre edip taahhüd ettiği 12 Eylül darbe anayasası değiştirilmedi. 600’ü bulan darbe mevzuatı ayıklanmadı ve düzeltilmedi.
İktidar sözcüleri ve “ilişik medya”daki savunucuları, “cumhur-başkanlığı sistemi” geçtikten sonra seçim ve siyasî partiler sisteminin buna uyarlanacağını ileri sürüyorlar. “Dar bölge” ya da “daraltılmış bölge” seçim sisteminin getirimeceğini, seçim barajının düşürüleceğini propaganda ediyorlar. Yeni sistemde bunun ne faydası olacağı bir yana, bu vaad ve söylemlerin hiçbir güvence ve garantisi de yok.