Ahlâkî ve mânevî çöküşüyle âile hayatını tahribi, Meclis araştırmalarıyla ve resmî raporlarla “imdat!” işâretleri veriyor.
Âilenin dağılmasına en çok televizyonun, sosyal medya alışkanlığı ve bağımlılığının tetiklediği araştırmalarla ortada. Aile hukuk uzmanları, boşanmaların menfî ve gayr-ı ahlâkî hayatı özendiren dizilerin, kalabalık şehirlerdeki hayat şartlarının strese sokarak tahammülsüzlüğü arttırdığı; ve bunun öncelikle duygusal kopukluğu derinleştirdiği, ortak değerleri ve hayatı yok ettiği, şiddeti arttırdığı, hatta eşlerin birbirini aldatmasının normalleştirildiği tehlikesine dikkat çekiyorlar.
Diğer yandan muhâfazakâr ve hatta “dindar” âilelerde bile, sosyal medyada özel fotoğraf ve görüntülerin “paylaşılması”nın fotoğrafların paylaşılmasının âile mahremiyetini berhava ettiğini, mahremiyet algısı ve olgusunun dijital ortamda büyük ölçüde kaybedildiğini belirtiyorlar.
Aîlenin parçalanıp dağılmasına, kadının iş gücüne katılımı, refah şehirleşmenin yaygınlaşmasıyla metropollerdeki ekonomik zorluklar, işsizlik, çocukların ve yetişkinlerin düzgün eğitim alamamasının da âile sorunlarına zemin hazırladığı, âilenin sosyolojik açıdan fonksiyonunu azalttığı kaydediliyor…